Yorum yaz
ÇİFTÇİ EKİM YAPAMAZ DURUMA GELDİ
Özpolat, meclis üyeleri ve partililerin de katıldığı basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Sanayi ve üretim kenti olan ilimizde kur artışı ve faizlerin tavan yapması ile birlikte üretim sektörünün her geçen gün kapasitelerini düşürerek durma noktasına geldiğini söyleyen Özpolat, “Dolayısı ile işten çıkarılmaların işsizliği son yılların zirvesine taşıdığı bir gerçektir. Türk-İş’in Eylül 2018 verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1893 TL, yoksulluk sınırı ise 6167 TL olmuştur. Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte zirai girdileri yüzde 50-60’ları bulan zamlarla çiftçinin ve köylünün ekim yapılamaz duruma getirilmesi önümüzdeki yılda mutfakta yangın olacağının en bariz göstergesidir” diye konuştu.
SÜRESİ BİLİNEMEYEN KRİZİN İÇİNDEYİZ
Sabit ücretlinin maaşının yüzde 40-50 oranında eridiğini belirten Özpolat şunları dile getirdi:”Elektrik, su dogalgaz ve yakıt giderlerini ödedikten sonra bir adet pidenin 1 TL olduğu kentimizde vatandaşımızın mutfak masraflarını karşılayamaz duruma gelerek yeni bir borç yükünün altına girmesi kaçınılmazdır. Seçim zamanında aktif yurttaşlık anlayışı değilde, borçlu yurttaşlık etkisiyle istikrar devam etsin diye içinden çıkılamaz, adı konulamayan, süresi bilinemeyen derin bir krizin içine sürüklenmiştir.”
KRİZ YOKSA NEDEN ANADOLU MODELİNE GİDİLDİ?
Sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının konuşmaktan imtina ettiğini, aksine sürekli üretimdeki artışlardan ve büyüme oranlarından bahsederek pembe tablo çizdiğini dile getiren Özpolat, ”Öysaki mevcut faiz ve kur oranlarıyla bunların mümkün olmadığı gibi art arda açıklanan konkordatolar da realitenin ta kendisidir. Şayet kriz yoksa borcu 100 milyon TL’nin üzerinde olan firmaların borçları Anadolu modeli ile niçin yeniden yapılandırmaya gitmiştir?” dedi.
YERLİ SERMAYE BİLE ÜLKEYİ TERK EDİYOR
Eğitimin yap boz tahtasına döndüğünü, üniversiteli işsiz ordusuna yenilerin katıldığını anlatan Özpolat, “Her geçen gün biraz daha siyasallaşma yolunda ilerleyen hukuk sistemimizin içinden çıkılmaz bir hal aldığı oysaki dünya konjonktüründe, sermayenin tam bağımsız evrensel hukuk sistemlerinin işletildiği güvenli limanları tercih ettiği, bu değerlerin her geçen gün daha da azalan ülkemizde bırakın yabancı sermayenin yatırım yapmasını, yerli sermayenin dahi üretim ekonomisinden rant ekonomisine geçerek oradanda yavaş yavaş ülkemizi terk etmeye başladığı görülmektedir” dedi.
DUR DEMENİN ZAMANI GEÇTİ BİLE
Ekonominin McKinsey’e teslim edilişinin devletin konkordato ilan etmesi anlamına geldiğini öne süren Özpolat, ”Tüm bu etkenlerin biraraya geldiği günümüzde yaklaşan yerel seçimlerde borçlu yurttaş olduğumuzu unutmadan aktif yurttaş bilinci ile tercih yapmamız gerektiğinin altını çizerek bu kötü gidişata dur demenin zamanının çoktan geldiğini ve hatta birazda geçtiğini söylemek istiyorum” şeklinde konuştu.
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.