Ülkemizde üniversitelere ne oluyor, bunu düşünüyor musunuz? Sizlerin de çocukları, gençleri var. Üniversitelerde her gün başarı sıralaması düşüyor. Uluslararası ortamda üniversitelerin başarıları her yıl daha da düşüyor, yayın kalitesi, yayın sayısı her geçen gün sıralamada yerini kaybetmeye devam ediyor. Hatta uluslararası yayını olmayan çok sayıda rektör bile var. Akademisyenler bu ülkeden göç etmek istiyor, bilim insanları burada kalmak istemiyor, öğrenciler daha öğrenimleri sırasında bu ülkeden gitmeyi planlıyor. Akademik barışı bozdunuz.
Üniversitelerde “Ben ne yayın üretirsem üreteyim ne yaparsam yapayım siyasi kadrolaşma var, atanmış rektör ve ekibi bana kadro vermez.” diye umudunu yetirmiş akademisyenlerin sayısı her geçen gün artmakta; niye umutsuzlar, neden bunu düşünüyorlar? Üniversiteler parçalandı; atanmış rektörler bazı yerlerde hem rektör hem dekan hem bölüm başkanı. Bu sorunu neden görmezden geliyor, neden normalleştiriyorsunuz?
ÖĞRENCİLERE YÖNELİK İSTİHDAM POLİTİKALARINI NEDEN DÜŞÜNMÜYORSUNUZ?”
Öğrencilerin durumuna baktığınızda geleceğe umutla bakamıyorlar.
“Yükseköğretimin sorunları var.” diyoruz. “Barajı kaldırdık.” diyorsunuz. Baraj, sorunumuz değil. Bir gencin üniversite eğitimi almak tabi ki en doğal ve anayasal hakkıdır ama nitelikli bir eğitim şeklinde ama fırsat eşitliği vererek.
Üniversite öğrencilerinin bugün kâbusu olan barınma sorununu çözerek.
Onun parasız eğitim yapmasını sağlayarak, eğitim desteği vererek ve
Tabii ki mezun olduktan sonra istihdamını da düşünerek, planlayarak ve gerekli ekonomik reformlarla, paketlerle istihdam politikasını da örtüştürerek yapmak gerekir.
Oturup düşünülmesi gereken konular bunlardır yoksa bu, öğrenciye boş yere umut vermekten öteye geçmez. Yeter ki eğitimin niteliği artsın, sorunumuz bu. Bütün üniversite öğrencilerimiz nitelikli eğitim alsınlar ve istihdam edilsinler çözülmesi gereken konu bu.
ÖĞRENCİLERİN GİRİŞ SINAVINDA BAŞARISININ DÜŞMESİNİN SEBEBİ ORTAÖĞRETİMİN BAŞARISIZLIĞI VE NİTELİĞİNİ KAYBETMİŞ OLMASI
Öğrencilerin başarısının sınavlarda nasıl düştüğünü çok iyi biliyoruz. Ortaöğretimin başarısının niteliğinin düşmesi sebebiyle bugün çocuklar başarısız. Ortaöğretimin başarısızlığını tartışmayacak mıyız? “Niye iyileştirilmiyor?” demeyecek miyiz? veya “bir dekan bir mekân” anlayışıyla kurulan üniversitelerin akademik kadroları boş, içlerinde birtakım ihtiyaçları var, imkânları yetersiz, tercih edilmiyorlar, kontenjanları boş kalıyor; “Bunları iyileştirin.” demeyecek miyiz, sorgulamayacak mıyız? Yani barajı kaldırınca bütün bu sorunları unutturmuş mu olacaksınız?
Ya da öğrencilere müşteri gözüyle bakan bazı vakıf üniversitelerine neden bir mercek uzatmıyorsunuz? “Eğitim niteliği nasıldır?” demeyecek miyiz?
Eğer öğrencilerin psikolojisini düşünüyorsanız, Sayın YÖK Başkanı gerçekten öğrencilerin psikolojilerini de düşünüyorsa, bu gençlerin 345 liraya yükseltilen üniversite sınavına giriş ücreti neden hâlen var bu ülkede? Yoksullar var, yoksunlar var, onlar bu ücreti ödeyemedikleri için sınava giremiyorlar; bırakın üniversiteyi, sınava giremiyor bu çocuklar.
Öğrencilerin psikolojilerini düşünüyorsanız, eğer düşünüyorsanız, neden barınma sorununa bir çare üretmiyorsunuz? Hatta görmezden geliyorsunuz bu ülkede barınma sorunu yok diyorsunuz
Neden öğrencilerin burs imkânlarını artırmıyorsunuz?
Ailelerine hacizler geliyor işe giremedikleri için ve krediyi ödeyemedikleri için.
Öğrenciler üniversiteye girdiklerinde “Nasıl olsa iş bulamayacağım!” şeklinde umutsuzca eğitime başlıyorlar. Neden onların istihdam politikalarını düşünmüyorsunuz?
Şu anda getirdiğiniz sistem ne? Başarı sıralaması olan ve başarı sıralaması olmayan üniversite alanları, bölümleri yarattınız. Bu, bir kutuplaştırmadır, öğrencilerin psikolojisi üzerine olumsuz bir etki yapar. Bazı üniversiteler ve alanlar, başarı sıralamasının geçerli olduğu alanlar, bazı alanlar başarı sıralamasının olmadığı alanlar olarak ikiye ayrıldı. Daha önce liselerde yaptığınız nitelikli liseler niteliksiz liseler ayrımını burada da uyguladınız. Nitelikli alanlar niteliksiz alanlar gibi fakülteleri, bölümleri, dolasıyla öğrencileri ayırdınız. Bunun öğrenciler üzerinde yaratacağı psikolojiyi düşündünüz mü? Bu, bir kutuplaştırmadır. Bu, eğitimin niteliğini iyileştirme değildir, bu bölücülüktür, bunu yapmayınız
İKTİDARINIZDA, EĞİTİM SİSTEMİNİN HER KADEMESİ DAİMA BİR KADROLAŞMA ARACI OLARAK DÜŞÜNÜLDÜ
Diğer taraftan, bu ülkede bir kalkınma stratejisi olacaksa bu, eğitim politikalarıyla birlikte örtüşebilmelidir ama bunun için de eğitimin öznesinin öğrenci olduğu bilinmelidir; öğrencinin, gencin, çocuğun üstün yararına göre hedef konulması gerektiği bilinmelidir. Ama maalesef iktidarınızda, eğitim sisteminin her kademesi daima bir kadrolaşma aracı olarak düşünüldü ve eğitim, siyasetin bir aracı olarak kullanıldı. Bu nedenle de eğitim, okul öncesinden lisansüstüne kadar her aşamada geriledi. Şimdi oturup bunu düşünmenin zamanı. Eğer bu ülkeyi düşünüyorsanız, eğer çocuklarınızı, gençlerinizi düşünüyorsanız, eğer geleceğinize, kalkınmanıza önem veriyorsanız oturup bunu araştırmanın, "Nerede hata yaptık?" demenin işte şimdi zamanı.
CHP’li Karabıyık sözlerini şu şeklide tamamladı: “ama siz tüm bu sorunları, bu anlayışla bu siyasi anlayışla başaramadınız, başaramazsınız da. Bütün bu sorunları iktidarımızda biz çözeceğiz. Gençler, umudunuzu yitirmeyin; aileler, eğitimde yaşanan bütün sorunlar sona erecek, bu ülkede her çocuk, her genç nitelikli bir eğitime erişebilecek, fırsat eşitsizliği ortadan kalkacak, doğru kurgulanmış bir ekonomi modeliyle kalkınma stratejisiyle, çocuk ve gençlerin üstün yararını gözeten eğitim politikası, eğitimin her kademesinde inşa edilecektir.
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.