“Hiçbir yere çekip gitmiyoruz, burada kalacağız” ve “Sağlıkta şiddeti durduracağız” pankartlarını taşıyan kitle, “Herkes bilsin şiddet varsa hizmet yok”, “Buradayız hiçbir yere gitmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz hakkımız olanı alacağız”, “Aile hekimliği ceza yönetmeliği geri çekilsin”, “Asistan hekim köle değildir”, “Nöbet ertesi ücretli izin istiyoruz” dövizleri taşıdı. Yürüyüşe emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin ve siyasi partilerin temsilcileri de destek verdi.
Kadıköy İskelesi’ne gelinmesinin ardından TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı söz aldı. Korur Fincancı ilk olarak “Emek Bizim, Söz Bizim” eylem süreci kapsamında düzenledikleri Beyaz Yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz Nöbet, Beyaz G(ö)REV eylemlerini hatırlattı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sağlık çalışanlarına gönderdiği Tıp Bayramı mektubuna tepki gösteren Korur Fincancı, “Nasıl bayram mektubuysa artık; ‘Haklarımız, taleplerimiz konusunda geliştireceğimiz dilin, tutumdaki üslubun mesleğin doğasıyla örtüşmesi gerekir’ demiş. Haklarımızı nasıl talep etmemiz gerektiğini söyleyivermiş kendince. Hastalarımızı ihmal ettiğimizi ima etmiş, sesimizi duyurma üslubumuzu belli ki beğenmemiş” dedi. Hekimlerin düşmanlaştırıldığını, yalnız bırakıldığını, büyük yapıların içine hapsedildiğini, köleleştirildiğini ve son olarak “Giderlerse gitsinler” sözleriyle kapı dışarı edilmek istendiğini belirten Korur Fincancı sözlerine şöyle devam etti:
“Yoksulluk sınırının altına mahkûm ettikleri hekimleri, açlık sınırının altında ücretlerle yaşamak zorunda bıraktıkları emeklileri, kölelik koşullarında çalışmaya zorladıkları gencecik meslektaşlarımızı dilindeki şiddetle ananlar bizleri her gün şiddetle karşı karşıya bıraktılar. Sonra bize mektup yazıp; ‘Sorunların, aşılması zor değil, aşılması kolay sorunlar olduğuna, gerekli emeğin sarf edildiğine inanmanızı istiyorum’ diyenlere soralım o zaman: Zor değilse neden bu zamana kadar tek bir adım atmadınız?”
Köle olmayı reddedeceklerini ve hekimlik değerlerine sahip çıkacaklarını ifade eden Korur Fincancı, 14-15 Mart Büyük G(ö)REV’ine çağrı yaparak konuşmasını sonlandırdı.
Sağlık emekçileri adına açıklamayı ise İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu yaptı. Sağlık emekçilerinin yaşam ve çalışma koşullarını görmezden gelen piyasacı sağlık sisteminin iflas ettiğini söyleyen Küçükosmanoğlu, bu sağlık sisteminin COVID-19 pandemisinde toplum sağlığını çok daha büyük risklerle karşı karşıya bıraktığını ifade etti. “Daha çok hasta bak, daha çok para kazan” mantığı ile ticarileştirilen sağlık sisteminin artık bu yükü kaldıramaz hale geldiğinin altını çizen Küçükosmanoğlu, şöyle konuştu:
“Bu başarısızlığın bedelini ödemesi gereken, 20 yıldır bu ülkeyi yöneten, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından söylenen sözler, hekimler arasında büyük bir kırgınlığa, öfkeye neden olmuştur. Yanıtımız açıktır: Tıbbın tarihi yazılmaya başladığından bu yana burada, bu topraklardaydık. Bugün de buradayız. Biz, topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak emeğimizle, bilgimizle, uzun yıllar süren eğitim ve mesleki deneyimlerimize dayanan birikimimizle insanlara hizmet için çalışıyoruz. Biz, yıllar içinde, ‘Doktorları ağaca bağlayın da kaçmasınlar’ diyen devlet başkanlarını da ‘Doktorların gözü doymaz’ diyen kasaba siyasetçilerini de ‘Paracı doktorlar gürültü yapıyor’ diyen sağlık yöneticilerini de gördük/görüyoruz. Hepsi gitti, biz kaldık; mesleğimiz ve meslek onurumuz kaldı. Bugün de hiçbir yere çekip gitmiyoruz. Güçsüzlerin gücü, çaresizlerin çaresi olmak, ölümle ve hastalıklarla mücadele etmek, sağlık ve şifa dağıtmak için, dün, bugün olduğu gibi yarın da burada, bu topraklarda kalacağız. Ne ülkemizden ne mesleğimizden ne hakkımız olanı istemekten vazgeçeceğiz!”
Ortak açıklamanın ardından kurum temsilcileri de kısa sözler alarak haklar için 14-15 Mart Büyük G(ö)REV’ine çağrı yaptı.
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.