TBMM Genel Kurulunda Afrin'e yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı'na yönelik özel oturum düzenlendi. Oturumda Milli Savunma Bakanı Canikli, harekat ile ilgili bilgiler verdi. Canikli, "Harekat boyunca 649 terörist etkisiz hale getilmiştir" dedi.
Zeytin Dalı Harekatı'nın, tam zamanında başladığını kaydeden Nurettin Canikli şöyle devam etti: "Bu mücadelenin ve operasyonun şimdi yapılması gerekiyordu. Bu operasyon geçen hafta sonu başlatılmamış olsaydı terör yapılanması güçlenmeye devam edecek, uluslararası alanda siyasi olarak tanınmak için zemin kazanmaya çalışacaktı. Bu nedenle, Zeytin Dalı operasyonunun ertelenme imkânı kalmamıştı. Eğer operasyon başlatılmamış olsaydı yakın bir gelecekte Türkiye çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacaktı, çok daha büyük bedeller karşımıza çıkartılacaktı, çok büyük bedeller ödemek zorunda kalacaktı Türkiye.
ÖSO'YA TERÖRSİT DEMEK CAHİLLİKTİR
Harekât, ülkemizdeki Suriyeli misafirlerimizin ve Suriye halkının temsilcisi olan Özgür Suriye Ordusu'yla birlikte yürütülmektedir. Özgür Suriye Ordusu kuvvetleri Mehmetçik'imizle birlikte kendi topraklarını işgal eden teröristleri temizlemek için kahramanca mücadele etmektedirler. Özgür Suriye Ordusu, Suriyelilerin Türkiye tarafından desteklenen temsilcileri ve ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Bu çerçevede, Özgür Suriye Ordusunu "terörist" sıfatıyla tanımlamak en hafif ifadeyle cahilliktir. Böyle bir tanımlama Türk milletine, Türk Silahlı Kuvvetlerine hakarettir. YPG, PYD'yi terörist olarak tanımlayamayanlar, söyleyemeyenler; YPG, PYD, PKK'ya ağlayanlar, ÖSO, Özgür Suriye Ordusu üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerini maalesef karalamaya çalışmaktadırlar. Özgür Suriye Ordusu'nu terörist olarak tanımlamak, terör örgütlerine prim vermek anlamına gelmektedir ve terör örgütünün ağzıyla konuşmak anlamına gelmektedir."
SİVİL KAYBI YOK
Zeytin Dalı operasyonunun büyük bir titizlikle devam ettiğini bildiren Nurettin Canikli şöyle devam etti: "Zeytin Dalı operasyonu son derece titizlikle yürütülmektedir. Özellikle sivil zayiat olmaması için, harekâtın zaman planları dâhil, bu hassasiyet içerisinde gerçekleştirilmiştir. Esasında Türk ordusunun sivil kayıp yaşanmaması konusundaki samimi yaklaşım ve uygulaması Fırat Kalkanı operasyonunda görülmüştür. Bu operasyonda sivil kayıp yok denecek kadar azdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivil zayiat hassasiyeti hiçbir orduda olmayacak kadar yüksektir. Bakınız, koalisyon ülkelerinin bombardımanı sonucunda, Suriye'de, bugüne kadar 917 sivil hayatını kaybetmiştir. Bu rakam koalisyonun resmî rakamıdır. Esasında, sivil zayiat, koalisyon çalışmaları sırasında ortaya çıkan, koalisyon ülkelerinin çalışmaları sırasında Suriye'de ortaya çıkan zayiat bu sayının çok üzerindedir ama resmî rakam 917'dir. Bazıları sivil zayiatı sadece istatistiki bilgi olarak görüyorlar ve o şekilde kabul ediyorlar, biz ise sivillere yönelik hassasiyeti her zaman, her an harekete geçiriyoruz.
YOKSA 15 GÜNDE BİTER
Bugüne kadar, Zeytin Dalı operasyonunda şu ana kadar Türk Silahlı Kuvvetlerimiz veya Özgür Suriye Ordusu kaynaklı sivil zayiat olmamıştır. Eğer sivillerle ilgili bir hassasiyetimiz, bir kaygımız olmasaydı, hiç kuşkunuz olmasın, bu harekât en geç on beş gün içerisinde tamamlanırdı. O nedenle, harekâtın zaman planlamasını da özellikle sivillere karşı aşırı hassasiyetimizin bir yansıması olarak görmek gerekiyor. Buna mukabil, terör örgütü ise sivilleri canlı kalkan olarak kullanmaya başladı, her zaman yaptığı gibi. Esasında, bu zor şartlara rağmen sivil kayıp olmaması yani terör örgütünün sivilleri canlı kalkan olarak kullanma politikasına rağmen bugüne kadar, şu ana kadar operasyonda sivil kayıp olmaması Türk milletinin bu konudaki samimiyetini ve hassasiyetini ortaya koymaktadır. Bu hasletimiz de tarihimizden devraldığımız mirasımızın bir parçasıdır. Zeytin Dalı harekâtı sadece teröristler ile bunlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereçlerine karşı yapılmaktadır; sivil zayiat yoktur. Bu hassasiyetimiz nedeniyle terörden kurtarılan köy ve yerleşim yerlerinde bölge halkı, askerlerimizi coşkuyla karşılamakta ve bağrına basmaktadır. Ayrıca, bölgedeki kardeşlerimize her türlü insani yardım yapılmaktadır.
AFRİN NİHAYETİNDE SEÇİLECEK SURİYE HÜKÜMETİNE DEVREDİLECEK
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, zaman zaman soruyorlar: "Bu operasyon ne kadar sürecek?" Bu sorunun cevabı aslında çok açık, bölge terörden tamamen temizlenene kadar operasyon devam edecek. Terör tamamen temizlenmeden ve ülkemiz için tehdit olmaktan çıkarılmadan operasyon bitmeyecek. Bunun başka yolu yok. Yine soruyorlar: "Teröristlerden temizlenen toprakları ne yapacaksınız, kime vereceksiniz?" Aslında, bu sorunun cevabı da açık, Fırat Kalkanı harekâtıyla kurtarılan bölgelerde, terörden temizlenen bölgelerde ne yapmışsak burada da onu yapacağız yani topraklarından ayrılmış olan bölge halkı öncelikle evlerine dönecekler. Bu şekilde Türkiye'deki Suriyeli mültecilerden çok sayıda kişinin Afrin bölgesine döneceğini tahmin ediyoruz. Sonra, bölge halkından yerel yönetimler oluşturulacak ve halk kendi kendini yönetecek, Türkiye bu süreçte onlara yardım edecek, destek sağlayacak eğitimde, sağlıkta, altyapıda, diğer alanlarda ve Türkiye bunların kendi güvenliğini sağlayacak tedbirleri alacak. Nihayetinde, terörden arındırılacak bölgeler Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği çerçevesinde demokratik yöntemle iş başına gelecek olan ve tüm Suriye halkını temsil edecek olan Suriye hükûmetine devredilecektir, teslim edilecektir."
24'Ü ÖSO MENSUBU 29 ŞEHİDİMİZ VAR
Nurettin Canikli, harekata ilişkin şu bilgileri verdi: "Şu ana kadar harekâtın başladığı günden bugüne kadar en az 649 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. En az diyoruz çünkü bunlar kesin olarak tespit edilen teröristlerdir, bu sayının çok daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz. Terör örgütlerine ait sığınak, barınak, mühimmat deposu ve silah mevzisi olarak kullanılan 458 hedef Hava Kuvvetlerimiz tarafından imha edilmiştir. Kara harekâtı kapsamında da 4.370 hedef ateş altına alınmıştır. Bugüne kadar 5'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizden 24'ü ÖSO mensubu olmak üzere 29 şehidimiz vardır, şehitlerimize bu vesileyle bir kez daha Rabb'imden rahmet diliyorum."
YETERİNCE MÜHİMMATIMIZ VAR
Ordunun ihtiyaç duyduğu her türlü lojistik desteğin sağlandığını vurgulayan Nurettin Canikli şöyle devam etti: "Ordumuzun ihtiyaç duyduğu her türlü lojistik destek ile diğer mal ve hizmetlerin süratle karşılanabilmesi amacıyla gerekli her türlü tedbir alınmıştır. Karargâh ile cephe arasında mükemmel bir uyum söz konusudur. Hiçbir lojistik ve tedarik problemi bulunmamaktadır. Harekâtı "başkomutan" sıfatıyla zaten doğrudan Cumhurbaşkanımız komuta etmektedir.Zeytin Dalı harekâtının önemli bir özelliği de yüksek oranda millî imkânlarla geliştirilmiş ve üretilmiş harp silah, araç ve mühimmatlarının kullanıldığı bir operasyon olmasıdır. Eğer üretilen silah, mühimmat ve diğer araç ve gereçlerde bugün yaşadığımız millîlik ve yerlilik kapasitesini yakalamamış olsaydık kesinlikle bu harekâtı yapmamız, sürdürmemiz söz konusu bile olamazdı.
MÜHİMMATIN TAMAMI YERLİ
Harekâtta kullanılan mühimmatın hemen hemen tamamını yerli imkânlarla üretme kapasitesine sahibiz. Millî taarruz helikopterimiz olan T129 Atak helikopterimiz ilk defa sınır ötesi bir operasyonda görev almıştır ve görevini sürdürmektedir. Yine, bu görev sırasında yerli ve millî üretim cirit füzeleri kullanılmaktadır. Zeytin Dalı harekâtında yeni geliştirdiğimiz teknolojilerle donatılan millî İHA'larımız Afrin'de de görev başındadır. Makina Kimya tarafından üretilen çok namlulu roketatarlar, fırtına obüslerimiz yine görev başındadır; ayrıntılarına girmiyorum ama özellikle, F16'larımız tarafından kullanılan akıllı ve güdümlü mühimmatın bombaları Makina Kimya tarafından, güdümleri ASELSAN tarafından yüzde 100 yerli ve millî olarak yapılmaktadır ve yer altı sığınakları bu millî imkânlarla ürettiğimiz akıllı ve güdümlü mühimmatlarla son derece etkili bir şekilde vurulmakta ve ortadan kaldırılmaktadır. Kara harekâtında kirpi araçları yerlilik oranı son derece yüksek, zırhlı kirpiler son derece başarılıdır. Yine, MPT, Millî Piyade Tüfeği'miz çok güven kaynağı ve gururumuz olmaya burada da devam ediyor. Ve mühimmat stoklarımız; değerli milletvekilleri, bugün itibarıyla, sadece Afrin'den değil, tüm bölgeden teröristlerin temizlenmesine kadar yetecek miktarda mühimmatımız vardır. Bu mücadele Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindir, beka mücadelesidir. Böyle dönemlerde Türk milletinin nasıl destanlar yazdığına herkes şahittir. Afrin'de bu millet, Türk Silahlı Kuvvetleri bir kez daha destan yazacaktır."
ÖZTÜRK YILMAZ: ÖSO'YA DİKKAT EDİN
Afrin otutumunda CHP adına Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz kürsüye çıktı. Operasyonla ilgili CHP'ye dönük haksız ve provakatif açıklamalar olduğuna işaret eden Yılmaz şöyle konuştu:
"Cumhuriyet Halk Partisinin imajıyla oynamak, bu ülkeyi kuran bir partinin imajını sorgulamak herhâlde hiç kimsenin hakkı ve haddi olmamalı. "Millî ordu" deniyor ÖSO'ya. Bizim bir tane millî ordumuz var, o da: Türk Silahlı Kuvvetleridir. Biz ÖSO'yu hiçbir zaman bir millî ordu olarak görmüyoruz. Bakınız, burada tarihî bir uyarıyı yeniden yapmak istiyorum: Bizim devletimizin başına bunlar bela olacak. Bunlar ileride size sorun çıkaracak. Biz söylediğimiz zaman hakaret yiyoruz ama doğruyu söylemek zorundayız. Bunlar nefret söylemi kusan gruplarla iç içeydiler, yıllarca orada kanlı savaşı yaptılar ve biz bunların hepsini biliyoruz. Gerçek apaçık ortadadır. Kimse gerçeği saklamasın. Cihatçı gruplardan, radikal gruplardan, bunlardan hiç kimse bir medet ummasın. Bunlar oradaki bütün ahaliye, Türk olsun, Kürt olsun, Arap olsun, Yezidi olsun, Ermeni olsun hepsine düşmandır. Bunlar Selefi bir gelenekten geliyor. Bunları savunmak bizim görevimiz olmamalı. bir ÖSO seviciliği almış gidiyor. Ya benim kahraman askerim ÖSO'ya ihtiyaç mı duyardı? Ne alakası var? Onu siz, bir taraftan FETÖ belasıyla yarısını neredeyse yıprattınız, şimdi ÖSO belasıyla yıpratıyorsunuz. Benim bunu söyleme hakkım var. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin yarın pişmanlık duyacağı bir konudur. Bunun lâmı cimi yok, açık açık konuşmak lazım."
BU TARİHİ BİR KONUŞMADIR, ÖSO'YA DİKKAT EDİN
Hükümete "ÖSO'ya nasıl güvenirsiniz?" diye soran Öztürk Yılmaz şöyle devam etti: "'Şimdi, Amerika'yla hareket ettiniz; efendim, ÖSO'cuları Amerikalılar da desteklemiş. İşte bak, gidip Amerika'da da gizli gizli görüşüyor bunlar. Bunlar Katar'la görüşüyorlar, Suudi Arabistan'la görüşüyorlar, onunla görüşüyorlar, bununla görüşüyorlar; yahu bunlara nasıl güvenirsiniz siz, nasıl olur böyle bir şey? Biz bunlara ne kadar güvenebiliriz? Bunları biz Türk askerinin önünde nasıl gösterebiliriz? Türk askerini onların bir yedek unsuru gibi nasıl takdim edebiliriz? Biz hakikaten neredeyiz, hangi noktada duruyoruz? Şimdi, bakınız, bunlar bütün o gruplar tarafından ve ülkeler tarafından desteklendiler. Hiçbir şeyimiz yok. Başka ülkeler bir şeyler yapıyor, biz peşinden gidiyoruz. Nereye kadar gideceğiz? Bu nasıl bir ulusal güvenliktir? Bu orduyu ÖSO'cularla eş değere, aynı kefeye koyan anlayış yarın burada "Kandırıldık." demeyecek midir?
TÜRK ORDUSUNUN ÖSO'YA İHTİYACI YOK
Bu, tarihî bir konuşmadır: ÖSO'ya dikkat edin diyoruz, yarın başınıza iş açacaksınız. Efendim, biz bunu dediğimiz için diyorlar ki: "Yahu, bizi Avrupa'ya şikâyet ediyor. Bak, dikkati bizim üzerimize çekiyor." diyorlar. Siz onu yanınıza aldığınız için biz bunu söylüyoruz; yoksa biz size bunu söylediğimiz için siz onu yanınıza almıyorsunuz. Tersten oluyor. Ve yarın bu gruplar maalesef bölgeyi kana bulayacaklar. Ben radikal cihatçı gruplar konusunda tarafım, şahıs olarak da tarafım. Ben bunların ne pislikler içerisinde olduklarını biliyorum. Kimin eli kimin cebinde? Kim parayı veriyorsa onun peşine gidiyorlar, kim azıcık onlara şey yapsa istihbarat örgütleri… Hepsi onların elinde, istihbarat örgütlerinin elinde bunlar. Cephede sizinle görüntü verirler, arka tarafta Amerika'nın, Rusya'nın elinde bunlar, İran'ın elinde, başka örgütlerin elinde bunlar. Bunları bir ordunun parçası hâline getirmek yanlıştır, Türk ordusunu yıpratmak yanlıştır. Zaten yıpranmış; istihbaratımız yıpranmış, bürokrasimiz yıpranmış, her şeyimiz yıpranmış. Yetmiyormuş gibi, sanki ihtiyacımız varmış gibi… Türk ordusunun burada ihtiyacı yok kimseye. Bu operasyonu kendi imkân ve kabiliyetiyle yapacak güçtedir. Sanki zayıfmışız, ihtiyacımız varmış bizim, aman, onlar olmasaymış bir şey yapamazmışız gibi bir takdime kalkışmak yanlıştır ve bu yanlışı maalesef tekrar ediyoruz."
MHP: STRATEJİK SONUÇLARI OLACAK
Oturumda MHP adına da Grup Başkanvekili Erkan Akçay konuştu. Akçay şunları söyledi:
Erkan Akçay, Zeytin Dalı Operasyonunun Fırat Kalkanı Harekâtı ve El Bab operasyonunun devamı olduğunu bildirerek şöyle konuştu: "Harekâtın stratejik başka sonuçları da olacaktır. İlk olarak, Suriye'de emperyalist güçlerin vekâletle yürüttüğü bir savaş vardır. İşte, bu operasyon, komşumuz olan Suriye'nin geleceğinde Türkiye'nin göz ardı edilemeyeceğinin garantisidir. Suriye'nin toprak bütünlüğünün muhafazasını da amaçlayan bu harekâtla masada Fırat Kalkanı'yla elde edilen söz hakkı da güçlenecektir. İkincisi, harekât, sınır ötesinden gelen tehditlere karşı Türkiye'nin meşru savunma hakkını güçlü bir irade ve kuvvetle uygulayacağını göstermektedir. Üçüncü olarak, sınırlarımızın ötesinde, özellikle birtakım güçler izin vermeden Türkiye'nin adım atamayacağı algısı geçersiz kılınmış, yerle yeksan edilmiştir.
KERKÜK'TEKİ GİBİ YAPALIM
Operasyonun dördüncü ve siyasi bir önemi de, Afrin merkezli oluşturulmak istenen kukla devletçiğin tıpkı Kerkük'te olduğu gibi daha doğmadan engellenmesidir. Afrin'den başlayarak önce doğu yönünde El Bab, ardından kuzeydoğu yönünde Menbic ve buradan da kuzey yönünde Cerablus arasında kalan bölgenin terör unsurlarından tamamen temizlenmesi gerekmektedir. Daha önce El Bab'a bir harekât gerçekleştirmiştik. Yine, Fırat Kalkanı kapsamında Cerablus'taydık. Yine, şimdi Afrin'e emin adımlarla müdahale edilmektedir. Bir sonraki adımın da Menbic olması stratejik ve jeopolitik bir zorunluluktur. Çizdiğim bu alan, Türkiye'nin yaklaşık 1.400 kilometrelik güney sınırı boyunca terör tehdidine karşı inşa edeceği güvenlik kuşağının merkezidir. Terör kuşağına karşı güvenlik kuşağı; bu, Türkiye'nin sağladığı bir güvenlik kuşağıdır. Bu güvenlik kuşağının önemli bir bölgesi de Fırat'ın doğusunda kalan Suriye topraklarıdır. Bu alan terörle mücadelede dikkat etmemiz gereken en önemli bölgelerden birisidir. PYD-YPG-Amerika eliyle bu bölgeler semirtilmiştir. Türkiye'nin güvenliği, Fırat'ın doğusu ve batısındaki tüm alanın terörden temizlenmesiyle sağlanacaktır. Afrin, bu meselenin başlangıcıdır. Ancak Afrin'den daha kritik olan Menbic'dir, Menbic'den daha kritik olan ise Fırat'ın doğusudur."
"TÜRKİYE KAFİDE ELDİVENE SARILMIŞ DEMİR BİR YUMRUKTUR"
Erkan Akçay, Zeytin Dalı operasyonunu stratejik olarak sadece askerî analizlerle değerlendirmenin yetersiz kalacağını kaydederek şöyle devam etti: "Meselenin bir başka önemli boyutu da iletişim konusudur. Bu çerçevede, dikkat edilmesinde fayda gördüğümüz bazı hususlar da şunlardır: Birincisi, harekâtın insani ve güvenlik düzeyinde önemi ve meşruluğu tekrar tekrar kamuoyunun dikkatine sunulmaya devam edilmelidir. Bölgede PKK-YPG'yle mücadele edildiği, PKK terörünün sürekliliği ve boyutları, PKK-YPG ilişkisi tekrar tekrar kamuoyunun dikkatine sunulmalıdır. İkinci olarak Suriye'nin kuzeyinin terörden arındırılmasının Suriyeli mültecilerin dönüşünü de teşvik edeceği vurgulanmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi bu mücadelede Türkiye Cumhuriyeti'yle, milletimizle, Hükûmetle birdir ve beraberdir. Burada bizlere düşen görev, millî birlik ve beraberliğimizi şaşmaz ve sarsılmaz bir şekilde korumaktır. Türkiye kadife eldivene sarılmış demir bir yumruktur, bu böyle biline. Harekâtta şehit düşen kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Türkiye'nin bekası, varlığı, güvenliği, istiklali ve istikbali yolunda verilen mücadelede ülkemizin gazası mübarek olsun."
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.