Erdoğdu, TÜİK tarafından açıklanan 2018 yılına ve 2018 yılının Ekim-Aralık arasındaki üç aylık dönemine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) verileriyle ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, ekonominin resesyona girdiğinin devletin resmi rakamları ile tescil edildiğini belirterek şunları söyledi:
“Yani artık arkasına gizlenecek hiçbir bahane kalmadı. Çok açık ve net: Başkanlık sistemi, ekonomiyi çökertti. Başkanlık sistemi, Türkiye ekonomisini yüksek işsizlik yüksek enflasyon ve ekonomik küçülme ile vurdu. Vatandaş, Başkanlık sisteminin faturasını işsizlik ve pahalılıkla ödüyor. Saray büyürken ekonomi daralıyor. Türkiye ekonomisi resesyonda. Yeni Ekonomi Programı’ndaki (YEP) içi boş bir vaat olan 2018’de yüzde 3,8’lik büyüme havada kaldı. Son on yıldır görülmedik bir daralma yaşandı. Ekonomik daralma bir önceki yılın aynı çeyreğine göre inşaatta yüzde 8.7, imalat sanayiinde yüzde 7.4 olarak kaydedildi. Daha önemlisi daralmanın 2018’in son çeyreğinde şiddetlenmesi oldu. Örneğin inşaatta ve imalat sanayinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 4,2 daralma kaydedildi.”
DİPLERDE OLDUĞUMUZ ÇOK AÇIK
Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde üretim değil, hizmet sektörü ağırlıklı bir büyüme modeli tercih ettiğine işaret eden Erdoğdu, uzun süredir gelen tüm verilerin büyümenin eksilerde olduğunu gösterdiğini söyledi. GSYH’nin bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3 daraldığını hatırlatan Erdoğdu şöyle devam etti:
“Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriler, ekonominin 2018 3’üncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,6 daraldığını, 4’üncü çeyrekte ise bir yine bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,4 daralma yaşandığını gösteriyor. Gayrisafi sabit sermaye oluşumunda yüzde 13 oranında azalma gerçekleşti. Bu kalem altında makine teçhizat yatırımı bir önceki yılın aynı dönemine göre dörtte bir oranında azaldı. 'Lokomotif sektör’ inşaattaki gayrisafi sabit sermaye oluşumu da son çeyrekte yüzde 5,8 daraldı. İnşaat ve imalatta agresif bir daralma var. Göstergeler en kırılgan sektörün inşaat olduğunu gösteriyor. Sanayi tarafında da kırılganlık devam ediyor. İhracat artış hızı da ciddi biçimde zayıfladı. Tüm bu verilere baktığınızda diplerde olduğumuz çok açık.”
Erdoğdu, kişi başı gelirin 2007 seviyesine düşerek 9 bin 632 dolar olduğunu, bunun vatandaşın 2008'den daha fakirleşmesi anlamına geldiğini ifade ederek, “Yani son 10 yıl lafla geçti. Oluşturmaya çalıştıkları sahte gündemler, ekonomideki bu tablo konuşulmasın diye. ‘Beka sorunu’, ezan tartışması gibi ortaya attıkları yalan ve iftiralar, tüm bu kara tabloyu gizlemek için. Üstelik yaşadığımız bu kriz önceki krizler gibi ‘V tipi’ yani dibe çöküp hızla yükselme şeklinde de olmayacak. Çünkü bu kez hasar daha çok reel sektöre gitti. Vergi teşvikleri, istihdam teşvikleri ve kamu bankalarından finanse edilen kredi teşvikleri var ama ortada yüzde 40 artmış bir kur, yüzde 20’lerde bir enflasyon ve yüzde 24’lerde faiz var. Fakat çözüme yönelik somut bir adım hala atılmadığı gibi bu yönde bir niyet de yok” diye konuştu.
İKTİDAR HESAP VERMELİ
BDDK’nın Kasım ayında yaptığı bir düzenlemeyle cep telefonu, bilgisayar, tablet gibi malların satın alınmasında taksit sayılarını 6 aydan 9 aya çıkardığını, ancak yılın son çeyreğinde dayanıklı mal tüketimine yönelik harcamaların üçte birden daha fazla daraldığını kaydeden Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi:
“Aynı ürünlere olan talep, yıllık bazda ise yüzde 16 oranında azaldı. Yarı dayanıklı mal tüketimi de benzer bir seyir izledi. Taksit sayısını arttırmanın bir işe yaramadığı görülüyor. Yüksek enflasyon ve kredi maliyeti nedeniyle iç talep adeta çakıldı. Dayanıklı ve yarı dayanıklı mal alımındaki gerileme, tüketimin sadece temel ihtiyaçları karşılamak için gerçekleştiğini gösterdi. Dayanıksız mallarda dahi tüketim bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 2,3 azaldı. Devletin nihai tüketim harcamaları ise yerinde saydı, daralmayı telafi edemedi. Bu veriler Türkiye ekonomisinin derin bir krizden geçmekte olduğunu gösteriyor. 2008-09’da küresel krizin Türkiye’yi derinden vurmasının nedeni AKP’nin politikasızlığıydı. Bugün benzer bir küresel kriz olmamasına karşın ekonomisi 2018’in sonunda en çok daralan ülkelerden olan Türkiye’de siyasal iktidarın hesap vermesi gerekiyor.”
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.