TMMOB Makina Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Ovayolu, 17 Ağustos Marmara depreminin yıl dönümünde yaptığı yazılı açıklama ile depreme dikkat çekti. Türkiye’nin dünyadaki en etkin deprem kuşakları arasında yer alan Akdeniz-Alp-Himalaya kuşağı üzerinde bulunduğuna aktaran Ovayolu, “Ülke toprakları ile sanayi ve barajlarının büyük kısmı bu aktif deprem kuşağının üzerinde yer almaktadır. Bu gerçekliğe karşı etkili önlemler alabilmek için depremin çok disiplinli bir mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı alanı olarak görülmesi gerekir. Ancak bu disiplinler rant çıkarları için dışlanmaktadır. 17 Ağustos 1999 Marmara ve 12 Kasım 1999 Düzce Depremleri sonrasındaki yapı denetimi düzenlemelerinde kamusal denetim ticarileştirilmiş ve meslek odalarının önerileri dışlanmıştır” ifadelerini kullandı.
DEPREMDEN DERS ALINMADI
“Yapı Denetim Yasası’nda kamu yapıları denetim dışı tutulmuş ve yasanın kapsamı daraltılmıştır” diyen Ovayolu, şunları kaydetti: “TMMOB’ye bağlı Odaların mevzuatla tanınmış görevleri içinde bulunan mühendislik, mimarlık hizmetlerinin mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme, denetleme gereklilikleri de dışlanmıştır. Planlama, mühendislik, mimarlık, yapılaşma ve kamusal denetime ilişkin sorunlara ayna tutan, yüzyılın afeti olarak anılan ve yaklaşık 340 bin yapının önemli ölçüde yıkıldığı ve hasar gördüğü, on binlerce yurttaşımızın yaşamını kaybettiği 1999 Marmara Depreminden hiçbir ders alınmadığı; Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi oluşumların devre dışı bırakılması ile, Van depremi ve diğer depremler sonucu oluşan sosyal yıkım tablosu ile, mevzuat düzenlemelerinin rant eksenli olması, kentsel dönüşüm programlarının ranta yönelik olması ve bütün ülkenin imara açılması ile tekrar tekrar ortaya çıkmıştır.”
TÜRKİYE 20 YIL ÖNCEKİ MARMARA DEPREMİNDEN DAHA İYİ DURUMDA DEĞİL
Ovayolu, Türkiye’nin bugün 20 yıl önceki Marmara depreminden daha iyi durumda olmadığını vurgulayarak, “Yer seçimi kararlarında, yapı tasarımı, üretimi ve denetiminde bilimsel, bütünlüklü bir düzen yoktur. Öyle ki sorunlu dolgu alanları, dere yatakları ve kıyılar imara açılmakta, her yere AVM ve gökdelenler yapılmaktadır. Yanlış ulaşım politikaları, yanlış kentsel dönüşüm uygulamaları ve yanlış mega projelerin artması, su yatakları ile yeşil alanlar arasındaki bağların koparılması, sel-su baskınlarının artması, ısı adalarının oluşması gibi olgular depremlerin yıkıcı etkilerini artırmaktadır. Bu sorunlara deprem olgusunu ve depremlere dayanıklı yapı stokunu artırma gerekliliğini gözetmeksizin yapılan son imar affı ve depremlerde toplanma yerleri olan alanlardaki hızlı yapılaşma eklendiğinde ülkemizin depremlere hazır olmadığı anlaşılmaktadır. Bu noktada belirtmek isteriz, iktidarın mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı mesleklerine yönelik saldırısı rantçı sermaye güçlerinin önünü açmaya, mesleki gereklilikleri hiçe sayarak iş yapma mantığının egemen olmasına ve depremlerin yol açtığı sosyal yıkım sorunlarının sürmesine yol açmaktadır” ifadelerine yer verdi.
NEOLİBERAL PİYASACI VE RANTÇI YAKLAŞIMLAR REDDEDİLMELİDİR
Ovayolu, şöyle devam etti: “Yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ve ilgili tüm mevzuatın TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla düzenlenmemesi durumunda ülkemizi yeni büyük sosyal afetler ve yıkımlar beklemektedir. Depremler ve büyük doğa olaylarına karşı bütünlüklü, sağlıklı, insanca bir yaşam ve çevre için alınması gereken önlemler ivedi bir öneme sahiptir. Depremlere karşı önlemler bütünlüğü, güvenli yapılaşma ve halkın sağlıklı kent ve doğal çevre hakkı için neoliberal piyasacı ve rantçı yaklaşımlar reddedilmelidir. Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi ve öngörülen teknik müşavirlik şirketi modeli yerine uzmanlık ve etik niteliklere sahip yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modelinin benimsenmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım egemen olmadıkça depremler ve sonuçlarına yönelik kalıcı ve bilimsel bir çözüm ne yazık ki mümkün olamayacaktır.”
SAĞLIKLI BİR DEPREM MASTER PLANI HAZIRLANMALI
Gaziantep’in deprem durumunu da değerlendiren Ovayolu, şunları söyledi: “İlimizde Deprem Master Planı’nın hazırlanıyor ve bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor olması ilimiz adına olumlu gelişmelerdir. Fakat sağlıklı bir Deprem Master Planı hazırlanabilmesi için, Gaziantep’in güncel depremsellik durumu, deprem bölgeleri – haritaları, en önemlisi mevcut yapı stokunun depreme ne kadar dayanıklı olup olmadığı gibi somut verilere ihtiyaç vardır. Ancak bu veriler ile hazırlanan sağlıklı bir Deprem Master Planı ilimize faydalı olabilecektir. Bunun yanında tüm bina projelerinin Meslek Odalarının denetiminden yoksun bırakılması, Meslek Odaları tarafından denetlenmesinin istenilmemesi, hatta denetlenen, Meslek Odası imzası ve kaşesi bulunan projelerin ilgili merciler tarafından kabul edilmemesi Bilimle, Deprem Master Planı ile Depreme Yönelik alınacak önlemler ile tamamen tezat bir durumdur. Bu durumun ivedilikle düzeltilmesi gerektiğini de hatırlatırız.”
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.