25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında düzenlenen seminerde, 6284 Sayılı Kanuna göre; toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, erken yaşta ve zorla evlilik konuları, ŞÖNİM Psikoloğu Gamze Nur Toraman ve ŞÖNİM Sosyoloğu Rojbin Dayıoğlu tarafından anlatıldı. Kadınlara yönelik şiddetin; sosyal, psikolojik ve siyasal yaşamda temel sorun olarak anlatıldığı programa, HKÜ Öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.
“KADIN HAYATIN YARISIDIR, YARIM KALMA”
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sloganıyla konuşmasına başlayan ŞÖNİM Sosyoloğu Rojbin Dayıoğlu: “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınların sosyal, psikolojik ve siyasal yaşamda, bazı sebeplerden dolayı yer alamamalarına fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları yaşamalarına, hatta sakat kalmalarına ve ölümlerine sebep olmaktadır. Bu durum coğrafi sınır tanımaksızın varlığını sürdüren toplumsal bir problemdir. Şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Sosyal bir problem olarak karşımıza çıkan şiddete yönelik bireysel sorumluluklarımız vardır. Sorumluluklarımızın temelinde; küçük yaşta ailemizden tarafından edindiğimiz cinsiyet kalıp rolleri, toplumsal alanda kabul edilen toplumsal roller, kalıp yargılarla baş edebilmek ve olumsuz şemaları değiştirebilmek var. Kadın hayatın yarısıdır, yarım kalma” dedi.
“ŞİDDETİN HİÇBİR HAKLI GEREKÇESİ OLAMAZ”
Şiddet hem toplumsal hem de bireysel olarak bir sorun olduğunu söyleyen ŞÖNİM Psikoloğu Gamze Nur Toraman ise: “Şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Eğer ki bir gerekçe sunacak olursak bize bunu temelinde birçok neden sunulmakta (ekonomik, sosyal, kadın erkek güç eşitsizliği, cinsiyet eşitsizliği ve erken yaşta evlilikler Bunların içinde en önemli olan cinsiyet eşitsizliği ve erken yaşta evlilikler karşımıza hem aile içinde şiddetin nedeni hem sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Şiddetin engellemesini istiyorsak çocuklarımızı temelde hümanist, insan onuruna yakışır bir şekilde yetiştirirsek aile içindeki şiddeti de önlemiş oluruz. Çocuklarımızı, kadın ya da erkek olarak değil de ,insan olarak yetiştirirsek bu sorunları büyük ölçüde aşmış oluruz. Bizim bakanlık olarak sloganımız, güçlü kadın, güçlü aile ve güçlü toplum” ifadelerini kullandı.
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.