BİZİ EVSİZ BIRAKMAYA NE HAKKINIZ VAR?

Şehitkâmil’de yapılan kentsel dönüşüm uygulamasında mağdur edildiğini söyleyen Mehmet Hanifi Hançerli, ‘’Bizim iki evimiz var. İki evde 7 daire var. Bizim evlerin emsali sayılan yanı başımızdaki bir ev sahibine 1.6 milyon TL teklif ediyorlar. Muhtemelen bize de aynı meblayı teklif edecekler. Bu paraya aşağı tarafta yapılan ultra lüks dairelerden bir daire bile etmiyor. Evimizin yerinde, evimizin metrekaresi kadar bize ev verilmesini istiyoruz.’’ diyor.

Mehmet Hanifi Hançerli. Gaziantep’te, Şehitkâmil Belediyesi’nin kentsel dönüşüm uygulaması yaptığı Karşıyaka Hürriyet Mahallesi’nde (Divan, Hilton otel karşısı) kardeşleri ile birlikte babasının yaptırdığı 3-4 katlı bir evde oturuyor. Oturduğu evde yatalak olan babasına da bakan Hançerli, belediyenin yaptığı kentsel dönüşüm çalışmasında kendilerini mağdur ettiğini belirtiyor.

EVİMİZİN ÇEVRESİ PİSLİK YUVASINA DÖNDÜ

Evini belediyeye vermek istemeyen mal sahiplerini yıldırmak için farklı yollara başvuruluyor diyen Hançerli, şu ifadelere yer veriyor: ‘‘Ben, 2 yaşından beri bu evde yaşıyorum. Ben, 2 yaşındayken babam bu evi almış. Babam, 1962 yılında Almanya’ya gitmiş. 40 yıl Almanya’da çalışmış. Bizim az ileri de bir evimiz daha var. Babam para göndermiş, rahmetli anam da bu evleri yaptırmış. Bu oturduğumuz ev 4.5, diğer evimiz ise 3 katlı. Biz burada kendi yağımızda kavrulurken, yaklaşık 15 yıl önce Şehitkâmil Belediyesi buralar için kentsel dönüşüm planı yaptığını duyduk. O dönemlerde buralara yüksek katlı binaların yapılacağı, o binalardan da bizlere ev verileceği söylendi. Bizler de memnun olduk. Süreç başladıktan sonra evini belediyeye verenlerle vermeyenlerin arasında boşluklar oluştu. O boşluklar oluşunca biz mağdur duruma düştük. Çünkü kamulaştırılan evler yıkılmadığı için, o evler balleycilerin, tinercilerin, sıçanların, farelerin yuvası haline dönüştü. Bu pislikler oluşunca, bazı ev sahipleri dayanamadı ve tacizden dolayı evlerini belediyeye verip kaçtı.’’

BAZI EVLER, HIRSIZLAR TARAFINDAN YAĞMALANDI

‘’Ayrıca hırsızlar, ev sahipleri nasıl olsa evlerini belediyeye verecek diyerek, bazı evleri yağmaladı. Bizim iki ev ötemizde bir Almancı var. Adam kapıyı bacayı kilitleyip Almanya’ya gitmişti. Bir pazar günü, adamın kapı pencerelerini balyozlarla kırdılar. Bizde adam belediyeye evini vermiştir diye zannettik. Sonra adamın eşyalarını, kapılarını, pencerelerini söküp gittiler. Sonra duyduk ki adam evini vermemiş. O ev talan edildi ve belediye de evi yıkmadığı için, 2-3 yıl o evlerde genç yaştaki kişiler ne yaptı Allah bilir. Orada her türlü pisliği yaptılar. Hal böyle olunca, adam da Almanya’dan geldi ve evini belediyeye vermek zorunda kaldı. Bu şekilde insanlar tacize uğradı.’’

EVİMİZE DÜŞEN ENKAZI 6-7 YILDIR KALDIRMADILAR

‘’Bizim diğer evin bitişiğini 6-7 yıl önce yıktılar. Bitişik ev yıkılınca, bizim eve enkaz düştü. Hayat gibi yer vardı. Fakir insanlar orayı mutfak olarak kullanıyordu. Oraya enkaz döküldü. Yıkımı yapan yetkili, rahmetli anama ‘dökülen enkazı 3 günde kaldıracağız’ demiş. Olayın üzerinden 6 yıl geçti, her türlü şikâyet, dilekçemize rağmen hala o enkazı kaldırmadılar. Bir zabıta sorumlusuna ‘bu enkazı kaldırın’ dedim, ‘bu bizim işimiz değil’ dedi. Onlara, ‘bu sizin yaptığınızı İsrail bile yapmaz. Siz pislediğiniz yeri neden toplamıyorsunuz?’ dedim.’’

BENİM BABAMIN EVİNİN ÜZERİNDE EMLAKÇILIK, MÜTEAHHİTLİK YAPMALARI YANLIŞ DEĞİL Mİ?

‘’Daha sonra haberimizi yapsınlar diye Olay TV’ye gittim. Olay TV, ‘Bizi belediye ile karşı karşıya getirme. Biz gidip çekim yapmayız. Git savcılığa şikâyet et.’ dediler. Daha sonra kardeşim ile savcılığa gidip şikâyet ettik. Nereye şikâyet ettiysek, bize dönüşüm devam ediyor diye iki satır cevap yazdılar. Külliyen yalan. Burada zulüm, taciz, haydutluk, hırsızlık devam ediyor. Benim babamın evinin üzerinde emlakçılık, müteahhitlik yapmaları yanlış değil mi? Utanmaları gerekmiyor mu? Bir de bize belediye başkanı ‘Kul hakkı yemiyorum, Allah’tan korkuyorum. Kul hakkı yemem, gönül rızası alırım, herkesle de anlaşırım’ diyor. Bu nasıl iş?’’

EVİMİZDE OTURURKEN, BİZİ EVSİZ BIRAKMAYA NE HAKKIN VAR SENİN?

‘’Benim bacımın biri boşandı, iki çocuğu var. Benim abim kalp krizi geçirdi, öldü, yengem iki çocuğuyla yukarı da oturuyor. Bacımın birisi dul kalmış, birisi köye gelin gitmiş. Sonra da çıkmış belediye başkanı ‘Size ev verdim, almadınız. Kötü niyetlisiniz’ diyor. Bize ev vermedi. Bize ev hakkı verdi. Bizde ev hakkının taksitlerini ödeyip üzerimize geçirecek durumda değildik. Dolayısıyla bizim evimiz varken, evimizde otururken, bizi evsiz bırakmaya ne hakkın var senin? Bu nasıl zulüm olmuyor? Evimizin yerinde, evimizin metrekaresi kadar bize ev ver, bizim de namusumuz stıl olsun. Buranın rantı da senin olsun. Biz istemiyoruz. Biz kimseden rant, sadaka, iyilik istemiyoruz.’’

FAKİRE ZULÜM ETMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPMIYORLAR

‘’Bu işin içinde zenginler ve devletin çoğu kademesi var. Zenginler nasıl bir proje çizerse, o projeyi hayata geçiriyorlar. Fakire hizmet ediyoruz diyorlar, ama fakire zulüm etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Bir akıl sahibi gelsin beni ikna etsin. O takdirde ben çadırda yaşamaya razıyım. Zulme karşı çıkmak, bana dinimin ve imanımın gereğidir. Allah bana, canını, malını, namusunu koru diyor. Allah’tan korksunlar. Bir de biz kul hakkı yemiyoruz diyorlar. Bizim evimiz varken, bizi evsin koyuyorlar. Bizi sokağa itiyorlar. Bize zulüm ediyorlar.’’

SONUNA KADAR BU İŞTE DİRENECEĞİM

‘’Evimizin yerinde, evimizin metrekaresince bize ev versinler. Bu haktır. Bu dini, insani ve beşeri bir haktır. Dünyanın neresine giderlerse gitsinler, bu bir haktır. Bunu bize hak görmeyenler ne devlettir, ne insandır, ne belediyedir, ne kanundur, ne yasadır. Ben sonuna kadar bu işte direneceğim. Nasıl olsa işgal edecekler. Ayni mezbahadaki koyun gibi, babamın kazandığı parayı, malını, mülkünü gasp edecekler. O zaman Allah’a havale edeceğim. Sonsuz kudret sahibi Allah, bunları görüyor, gözlemliyordur. Allah, bunlardan yaptıklarının hesabı soracaktır. Allah’tan korksunlar. Hak sahibinin hakkını hakkıyla eline versinler. Ben, Allah’ın adaletine inanıyorum.’’

TEKLİF ETTİKLERİ PARA İLE ALT TARAFTAN BİR DAİRE BİLE ALAMAYIZ

‘‘Biz 9 kardeşiz. Kardeşlerimin içerisinde geçimini sağlayan var, sağlayamayan var. Belediyenin verdiği paraya tamam desek, geçimini sağlamada zorluk çeken kardeşlerim evsiz kalacak. Ev yıkılmazsa hepimiz içinde oturuyoruz. Benim 3 bacım, 5 erkek kardeşim var. Anam öldü, babam ise yatalak. Bir ayağı çukurda. 5 yıldan beri ben bakıyorum. Bizim evin emsali sayılan yanı başımızdaki bir ev sahine 1.6 milyon TL teklif ediyorlar. Muhtemelen bize de aynı meblayı teklif edecekler. Bu paraya aşağı tarafta yapılan ultra lüks dairelerden bir daire bile etmiyor. Bunlar mı haklı biz mi haklıyız?

BİRE ALIYOR, YEDİYE SATIYOR

‘‘Eydibaba Mahallesi’nde kentsel dönüşüm yaparken ‘Park, top sahası, yeşil alan yapacağız. Yüksek binalar yapmayacağız. Bire alıp üçe satmayacağız.’ dediler. Ama şimdi bakıyorsun yüksek binalar, ultra daireler yapılıyor. Bire alıyor, yediye satıyorlar. Uydurmuyorum. Hakikat ortaya çıktı. Güneş nasıl balçıkla sınanmazsa, hakikatin de böyle bir gerçeği var. Yalanlar mutlaka ortaya çıkacaktır. Ha bu dünyada çıkmazsa, ahirette ortaya çıkacaktır. ‘’

İNSANLARIN MAĞDUR EDİLMESİNİ GÜNDEME GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Yaklaşık 10 yıldan beri gerek Şahinbey, gerekse de Şehitkâmil bölgesinde yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarını ve buralarda mağdur edilen vatandaşları gündeme getirdik, getirmeye de devam ediyoruz. Gazete olarak kentsel dönüşüme  karşı olmadığımızı her defasında vurguluyoruz. Ancak, bugün sıradan 2+1 dairenin dahi 1-1.5 milyon TL olduğu bir Gaziantep’te, insanlara komik paralar teklif edilerek, evsiz barksız bırakılmasına ve mağdur edilmesine karşıyız. O nedenle, bundan sonraki süreçte de mağduriyet yaşayan vatandaşlarımız olursa, onların sorunlarını gündeme taşıyacağımızın tüm kamuoyu tarafından bilinmesini isteriz.

---