Bir taraftan rezerv satışlarının yeniden başladığını, bir yandan da yerel seçime kadar enflasyonla mücadelenin bırakıldığını ifade eden Öztrak, “Yerel seçime kadar, 2000 öncesinin emme basma tulumba düzeni sürecek. Önce vatandaşın ücretine, maaşına, aylığına zam yapacaklar; sonra gelsin vergi, harç artışları… Gelsin benzin, gaz, elektrik zamları… Gelsin enflasyon… Dar ve sabit gelirliye kaşıkla verdiklerini, kepçeyle geri alacaklar. Teker böyle döner sanıyorlar. Biz bu filmi gördük, yaşadık. Dönmedi, dönmez. Gerekenin yapılmadığı her dakika, ekonominin fay hatlarında biriken gerilim, daha yıkıcı hale gelecek” dedi.
CHP’li gençlerin KÖİ protestolarıyla, örgütlerin çarşı pazar ve sokak çalışmalarıyla, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun il ziyaretleriyle, kendilerinin Trakya’da sorunlarla boğuşan çiftçilerle birlikte sahada olduğunu ifade eden Öztrak, “Bu Hükümet, kendi seçmenleri dahil tüm milletle bağını koparmış bir vaziyette. Bu aralar hiçbiri ortalıkta gözükmüyor. Herhalde bu zamlar unutulsun diye bekliyorlar. (…) (Biz ise) Parti yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlerimiz, örgütlerimiz, Milletvekillerimiz ve Genel Başkanımız dört koldan sahada, vatandaşlarımızın yanındayız. Yanlarında olmaya da devam edeceğiz” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Sözlerime başlarken, hafta sonunda partimizin Etimesgut İlçe Kongresi’nde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren eski ilçe başkanlarımızdan Faruk Özdemir’e Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyoruz. Yine bugün Kocaeli Derince Limanı yakınlarındaki TMO deposunda bir patlama meydana geldi. Patlamanın sebebi hakkında henüz net bir açıklama yok. Ama on vatandaşımızın yaralandığı bilgisi var. Umarız bir can kaybı olmaz. Yaralananlara da acil şifalar diliyoruz. Bu üzücü haberlerin yanında güzel haberlerde var. Dünya Okçuluk Şampiyonası’nda altın madalya kazanarak bizlere büyük bir gurur yaşatan milli okçumuz Mete Gazoz’u kutluyoruz. Başarılarının devamını diliyor ve bunların tüm gençlerimize örnek olmasını bekliyoruz.
Merkez Yönetim Kurulu toplantımız sona erdi. Bugün kurulumuzda, artan enflasyonu ve hayat pahalılığını, rekorlar kıran enflasyonu, ekonomide giderek belirginleşen yavaşlamayı, buna bağlı olarak artan işsizliği ele aldık. Ağırlaşan yaşam şartlarının yanında, hükümetin giderek artan baskıcı, hukuk dışı uygulamalarına karşı yapılacakları da konuştuk. Partimize yakışan büyük bir olgunlukla ilerleyen ilçe kongrelerimiz de, bugün kurulumuzun gündemindeydi.
EKONOMİ YÖNETİMİ MEFLUÇ
Saray yönetiminin sebep olduğu güven bunalımını gidermek için vitrinine koyduğu, Merkez Bankası Başkanının ve Hazine ve Maliye Bakanının son açıklamaları, sekiz ay sonra yapılacak yerel seçimlere kadar ekonomi yönetiminin mefluç olduğunu, enflasyonla mücadele konusunda, hiçbir şey yapmak niyetinde olmadıklarını gösteriyor. İşbaşına gelirken en önemli önceliklerinin, “Enflasyonu düşürmek” olduğunu söyleyen bu yönetim sonunda Saraya uymaya mecbur kaldı. Saray verdikleri ücretleri, maaşları, aylıkları, her şeyi, vergiyle, zamla, enflasyonla misliyle geri almaya, göz boyama stratejisini sürdürmeye, milleti ezmeye devam edeceğini açık açık ortaya koyuyor.
NE KADAR DA RASYONEL, NE KADAR DA GERÇEKÇİ…
Yandaş basın, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadeleyi, “Dezenflasyon süreci”, “Gerçek dezenflasyon“, “İstikrar” gibi yaldızlı laflarla, süreçlere ayırmasını ve enflasyonu bu suretle bir başka bahara ertelemesini, “Ne kadar rasyonel”, “Ne kadar gerçekçi” diyerek alkış tuttu. Anlaşılan Sayın Bakan Şimşek de, doğru dürüst, bütüncül, çapalara bağlanmış bir program yapma imkanının kalmadığını görünce sorunların temelindeki asıl sebebin, ekonomi bilimiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan, ama “Ben ekonomistim” diye sürekli caka satan, safsatalarıyla ekonominin altını üstüne getiren, enflasyona rekor üstüne rekor kırdıran, “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek bir eli yağda, bir eli balda yaşayan saray kibirlisi olduğunu bilmesine rağmen -onun adını ağzına almaktan korktuğu için- olmayacak işi yaptı. Enflasyonun sebebi olarak memur maaşlarına yapılan zamları gösterdi.
İNSAN BU SÖZLERİ SÖYLERKEN UTANIR
Enflasyonun sorumlusu, enflasyon altında ezilen memur oldu. İnsan bu sözleri söylerken biraz utanır. “Memura zam yaptık” dediniz, çoğu yoksulluk sınırının altında. “Asgari ücrete zam yaptık” dediniz, asgari ücret açlık sınırının altında. Emekliye zam yaptık dediniz. “Kök aylık, seyyanen zam” diye lafa boğdunuz işi. Enflasyon telafisi için yapıyoruz dediğiniz yüzde 25 zammı, emeklilerin çoğuna vermediniz. Emeklileri enflasyona ezdirip perişan ettiniz. Kaderine terk ettiniz. Çoğu 7 bin 500 liralık sefalet aylığına mahkum edilen emeklilerimize, bizim belediyelerimiz el uzattı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız, “İnsanı önceleyen belediyecilik, darda olanın yanında olmaktan geçer” diyerek, şartları uyan tüm emekli hemşerilerinin sosyal yardımlardan yararlanması için belediyeye başvurmalarını istedi. AK Partili belediye başkanları ise bunu alkışlayacaklarına, örnek alacaklarına, hakaret ettiler, iftira ettiler. Zamlarla ezdikleri milletimizle büyük bir duygusal kopuş yaşayan, AK Parti kadrolarının, güzel olan, insani olan hiçbir şeye tahammülü kalmamış.
MİLLETE TALKINI, KENDİLERİNE SALKIMI
Bunlar hakir gördüğü millete talkını vermeye, kendileri, yandaş müteahhitlerle bir olup salkımı yutmaya alışmış. Emekliye, emekçiye, memura üç kuruşu çok gören Erdoğan ve şürekası, yandaşlarına yaptırdıkları yollar, köprüler, tüneller için, dolarla, avroyla verdikleri garantiler karşılığında, bu yılın ilk 6 ayında 25 milyar lira ödemişler. Geçen yılın ilk 6 ayına göre yani aynı döneme göre artış yüzde 167. Üç katına çıkmış. Emekliye yüzde 25 artışı çok gören hükümet. Yandaşa yaptığı ödemeleri yüzde 167 arttırmış.
GENÇLERİMİZ SAHADA
Emekliye, kendinin neden olduğu enflasyon farkını vermeyen hükümet, geçiş ücretlerini, bırakın bu ülkedeki enflasyona göre güncellemeyi, ABD’deki enflasyona göre güncelliyor. Garantili geçiş ücretlerinde, sebebi olduğu kur artışları yetmez gibi, Amerikan enflasyonunu da Türk milletinin sırtına bindiriyor. Tüm bunlara para var. Ama memura, emekliye, emekçiye para yok. AK Parti yönetiminin adaleti: Aşağı mahalleye ver talkını, yukarı mahalledeki yandaşlara yuttur salkımı. Hafta sonunda gençlerimiz bu ballı projelerin yapıldığı yerlere gittiler. Proje görünümlü soygunların ayrıntılarını “Köprülerde soygun var” afişleriyle milletimizle paylaştılar.
ÖRGÜTLERİMİZ SAHADA
Diğer taraftan İstanbul’daki örgütlerimiz, seçimlerden sonra başlayan zam yağmuruna milletimizin tepkisini “MuazZAM” sergileriyle gösteriyor. Hükümet ise bu sesin duyulmaması için elinden geleni yapıyor. En son İstanbul’da Eyüpsultan Kaymakamlığı, İstanbul örgütümüzün zam sergisini yasakladı. Kaymakamlık kararında, Erdoğan Hükümetinin eseri olan zamları gösteren ve örgütümüzün çabasıyla sokak sokak halkla buluşan bu serginin “Mitinge dönüşebileceğini” “Güvenlik yönünden sakıncalı olabileceğini” söylemiş. Anlaşılan hükümet değil ama kaymakam, milletin asabının ne kadar bozuk olduğunun farkında. Bir serginin, zammın protesto edildiği bir mitinge dönüşmesinden korkuyor. Ama kaymakamın şunu da bilmesi lazım, protesto anayasal bir haktır. Dolayısıyla bu yasaklar bizi korkutmaz, yıldırmaz. Biz milletimizin derdini duyurmaya, hükümeti çözüme zorlamaya devam edeceğiz. İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu, bu süreci takip ediyor. Erdoğan Hükümetlerinin eseri zamların sergilendiği MuazZAM sergi, tüm engellemelere rağmen İstanbul’un sokaklarında vatandaşla buluşmaya devam ediyor. Hükümetin zamlarla ezdiği tüm vatandaşlarımızı bu sergilere bekliyoruz.
KADIN KOLLARIMIZ SAHADA
Diğer yandan, kadın kollarımız “Pazar Yeri Yangın Yeri” projesini başlattı. 81 il ve 973 ilçede semt pazarlarında açılacak stantlarda, vatandaşın derdini dinleyecekler, mutfaktaki yangının sebebinin hükümet olduğunu anlatacaklar.
GENEL BAŞKANIMIZ YEREL SEÇİM SÜRECİNİ BAŞLATTI
Genel Başkanımız da bu hafta sonunda Erzincan’daydı. Çiftçinin, esnafın sorununu konuştu. Paramızın artan enflasyon karşısında nasıl değer yitirdiğini anlattı. Erzincanlılardan yerel seçimde CHP adayına desteklerini istedi. Yerel seçim sürecini meydanlarda başlattı.
TRAKYA’DA ÇİFTÇİNİN YANINDAYIZ
Yine hafta sonunda Parti Sözcüsü olarak ben de bölgem Tekirdağ’daydım. Bizde çiftçinin derdini dinledik. Bir dokunduk, bin ah işittik. Trakya’da çok ciddi bir kuraklık var. Ayçiçeğinde, bu yıl çok büyük bir rekolte kaybı bekleniyor. Trakya illerinin CHP milletvekilleri olarak hem çekirge zararlısı, hem de kuraklık nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan edilmesi için bir yasa teklifi verdik. Bu çerçevede borçların faizsiz ertelenmesini ve zararların sigortadan karşılanmasını istedik. Bu teklifin bir an önce Meclis gündemine alınması için bugün Genel Başkanımız, Grup Başkanımıza ve Grup Başkanvekillerimize talimat verdi. Tekirdağ’da Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım merkezini de ziyaret ettik. Ofis çiftçinin kara gün dostu olması gerekir. Ama maalesef hükümet de Ofis de çiftçiyi yalnız bırakmış. Seçimden önce, Genel Başkanımız Hükümete, “Çiftçinin zarar etmemesi için seneye de tarlasını ekebilmesi için, tarlasına girebilmesi için buğdayın kilosuna primli 13 TL fiyat verin” demişti. Hükümet prim dahil 9 lira 25 kuruş fiyat verdi. O da seçimden sonra. Şimdi bu düşük fiyatla alım yapmıyorlar. İthal ürünle silolarını doldurmuşlar, eski şişme silolara geçmişler. Depolarda ithal üründen yer kalmayınca, bizim çiftçimizin yerli ve milli ürününü “Ürün kaliteni beğenmedim” diyerek, ofisin kapısından geri çeviriyorlar. Çiftçinin traktörü, römorkundaki buğdayı boşaltmadan, ofis kapısından geri dönüyor. Buna derhal son verin, çiftçiyi tüccarın insafına bırakmayın. Elin çiftçisinin ürünü bizim depoları doldururken, bizim çiftçimizin alın teri, tüccarın insafına bırakılıyor. Bu, çok ciddi bir yönetim zafiyetidir. Çiftçimiz bu uygulamalarla giderek topraktan, üretimden kopuyor. Ve bugün gıda güvenliğinin konuşulduğu, en önemli öncelik olduğunun söylendiği bu stratejik sektörde ipler giderek daha fazla yabancıların eline geçiyor. Oysa kendi kendine yeterli olmamız lazım.
DÖRT KOLDAN SAHADA, VATANDAŞIMIZIN YANINDAYIZ
Trakya’da çiftçi isyanda. Akbelen’de çevreciler sahada, yurdun dört yanında, sağlıkçılar, emekliler, mühendisler eylemde. Ama milletimiz yalnız değil. Parti yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlerimiz, örgütlerimiz, Milletvekillerimiz ve Genel Başkanımız dört koldan sahada, vatandaşlarımızın yanındayız. Yanlarında olmaya da devam edeceğiz.
AK PARTİ VEKİLLERİ YİNE KAPININ ARKASINA SAKLANMASIN
Nitekim Akbelen’deki çevre katliamını görüşmek için, bu hafta Salı günü, bizim talebimiz üzerine Meclisimiz toplanıyor. Bu defa AK Parti vekilleri, çocuklar gibi kapıların arkasına saklanmasınlar. Millet inim inim inlerken tatillerinden vazgeçsinler de, meclis çalışmaya başlasın. İşleri sarayın keyfine bırakmayalım. Milletimizi ezdirmeyelim.
BÜTÇE ZAMLARLA DOLUYOR, YANDAŞA ÖDENEN PARALARLA BOŞALIYOR
Seçimlerden sonra başlayan zam yağmuru durmak bilmiyor. Sabah raftan aldığınız bir malı, akşam aynı fiyata bulmak, adeta mucize haline geldi. Saray bütçeyi, insafsızca artırdığı harçlarla ve vergilerle, kamu mallarına yaptıkları zamlarla, Anayasaya aykırı şekilde, bir defa aldıkları Motorlu Taşıtlar Vergisini, bir kere daha alarak vatandaşın sırtından, zar zor dolduruyor. Diğer taraftan sarayın itibarına, faiz lobilerine, döviz baronlarına, yandaşlarına ödediği garantilerle hovardaca boşaltıyor. İlk 6 ayda bütçe 483 milyar lira açık verdi. Bunun yarısından fazlası, 275 milyar lirası faiz harcaması. Kur Korumalı Mevduat garantilerine 25 milyar lira, kamu özel işbirlikleriyle ilgili dövizli garantilere de bir o kadar daha para ödenmiş.
MERKEZ BANKASI’NDAN DÖVİZ SATIŞLARI YENİDEN BAŞLAMIŞ GÖRÜNÜYOR
Merkez Bankası’nın döviz kasasından satışlar da, yeniden başlamış görünüyor. Seçim sonrasında biraz toparlanan rezervler, yeniden piyasaya sürülüyor. Temmuz ortasında 56 milyar dolara kadar inen net rezerv açığı yeniden 60 milyar dolara yükseldi. Dünyada kredi temerrüt riski primleri düştü. Bizde de 400’ün altını gördü. O zaman bakan teşekkür ediyordu güven nedeniyle. Ama şimdi yeniden dünyadan ayrışarak 400’ün üzerine doğru hareketlendi. Bütçe açığı ve rezerv açığına, 60 milyar doları bulan birde cari açık eklendi. Temmuz ayı dış ticaret verilerine göre enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen dış ticaret açığı, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16 artmış. Yıllık dış ticaret açığı ise yüzde 46 artışla 121 milyar dolara yükselmiş. Dış dengedeki bozulma devam ediyor.
GELİR DAĞILIMI DA HIZLA BOZULUYOR
Gelir dağılımı da hızla bozuluyor. En zengin yüzde 20, toplam gelirin yarısını alıyor. Bu gelir adaletsizliğinde 16 yılın rekoru. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre destek alan aşırı yoksul hanelerin sayısı bir önceki yıla göre 1 milyon artışla 3 milyon 700 bin haneye ulaşmış. Bir yılda; dana eti yüzde 143, yumurta yüzde 114, kuru soğan yüzde 113, kuru fasulye yüzde 101 zam görmüş. Patatesin fiyatı yüzde 99, beyaz peynirin fiyatı yüzde 83 artmış. TÜİK aylık enflasyonu tek hanede tutmak için hokus pokus yapmakla uğraşırken, vatandaşın en çok kullandığı gıdalarda enflasyon bırakın iki haneyi çoktan üç haneye dayanmış. Resmi verilere göre, 63 milyon vatandaşımız konut masraflarının, 44 milyon vatandaşımız borçlarının altında eziliyor. 35 milyon vatandaşımız iki günde bir sofrasına bir kap et yemeği koyamaz halde. Yaz geldi ama vatandaşın tatil yapacak hali yok. 50 milyon yurttaş, evden uzak 1 hafta tatil masrafını karşılayamaz durumda. OECD içerisinde vatandaşları en çok geçim kaygısı taşıyan ülke Türkiye.
İŞE GİT, EVE GEL… BU YAŞAMAK DEĞİL
Bu yaşamak değil. Sabah işe git, akşam dön. Hafta sonu bir şey yapama, çocuğunu dışarıda bir yere götüreme. Bir hafta bile tatil yapama. Dört nüfus çalış yoksulluk sınırını geçeme. Bu hayat değil.
EKONOMİ YÖNETİMİ “AKIL DIŞI” POLİTİKALARA USUL USUL GERİ DÖNÜYOR
Ekonominin her yeri yamalı bohçaya dönmüşken, tedbir alınacağına, Hazine ve Maliye Bakanı, “Akıl dışı” olmakla eleştirdiği politikalara, seçimler yaklaşırken usul usul geri dönüyor. Ekonomideki oyuncular da bunu fark ediyor tabi ki. Herkes ekonomide zamanında çözülmeyen ertelenen her sorunun, sonunda katlanarak karşımıza çıkacağını biliyor.
EN BÜYÜK KISIT ERDOĞAN
Tulumbada su bitti. Şimdi kavgada söylenmeyecek sözler söyledikleri Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın katili olmakla suçladıkları, 15 Temmuz’un finansörü dedikleri, Körfez şeyhlerinin eline eteğine yapıştılar. Darbeci diye görüşmeyi kestikleri, Sisi’yle el ele pozlar verdiler yanak yanağa. Şimşek ve Erkan ikilisi geçtiğimiz hafta da, SPK’nın daha 3 ay önce 33 milyon TL “piyasa bozucu eylem cezası” kestiği JP Morgan’ın basına kapalı yatırımcı toplantısına koşa koşa gittiler. Ama sızan bilgilere bakılırsa, kan emici, vur-kaççı kısa vadeli fonlar hariç, Şimşek-Erkan ikilisinin anlattıklarına ciddi yatırımcılar fazla itibar etmemiş. Para politikasına dair, “Somut ve öngörülebilir” bir çerçeve onların sözlerinden çıkaramamışlar. Nasıl çıkarsınlar. Zaten Merkez Bankası Başkanı “Dinamik optimizasyon problemindeki en büyük kısıt” sözleriyle vaziyeti daha önce anlatmıştı. Hata, gömleğin ilk düğmesinden başlıyor. Masanın başında oturan, Erdoğan gibi bir “kısıt” var.
YEREL SEÇİME KADAR ENFLASYONLA MÜCADELE YOK
Erdoğan yaklaşan yerel seçimlerin, 2023’te başlayan seçim sürecinin son durağı olduğunu görüyor. Burada yaşayacağı bir hezimetin iktidarına mal olabileceğini de biliyor. Bu nedenle yerel seçimlere kadar enflasyonla mücadele önceliği değil. Ekonomiyi şişirme, hormonlama, ne yapıp edip büyümeyi sağlama peşinde. Yerel seçime kadar, 2000 öncesinin emme basma tulumba düzeni sürecek. Önce vatandaşın ücretine, maaşına, aylığına zam yapacaklar, sonra gelsin vergi, harç artışları… Gelsin benzin, gaz, elektrik zamları… Gelsin enflasyon, dar ve sabit gelirliye kaşıkla verdiklerini, kepçeyle geri alacaklar. Teker böyle döner sanıyorlar. Biz bu filmi gördük yaşadık. Dönmedi, dönmez. Gerekenin yapılmadığı her dakika, ekonominin fay hatlarında biriken gerilim, daha yıkıcı hale gelecek ve güvendikleri dağlara karlar yağdığını her geçen gün görecekler.
ZULÜM ARTIYOR, ERDOĞAN MİLLETLE DUYGUSAL KOPUŞ YAŞIYOR
Seçimlerin ardından milleti zamlarla ezen Erdoğan, kendini destekleyenler başta olmak üzere, milletle büyük bir duygusal kopuş yaşıyor. Bu nedenle de, adaleti hukuku kendine göre eğip bükmeyi artırdı. Açıkça zulmediyor. Muhalefetin sesini kesmek için elinden geleni ardına koymuyor. Depremin vurduğu Hatay’ın milletvekili Can Atalay hala haksız, hukuksuz şekilde içeride tutuluyor. Hataylıların iradesine pranga vuruluyor. AK Parti Diyarbakır milletvekilinin sözlerini anımsatarak, Erdoğan Hükümeti’nin yeni bir açılım süreci başlatma ve terörist başını salıverme niyetinde olduğunu açıklayan, Gazeteci Merdan Yanardağ hala tutuklu. TELE-1 ekranları, Merdan Yanardağ’a isnat edilen suçla uzaktan yakından alakası olmayan, bir yasa maddesine dayanılarak, haksız hukuksuz bir şekilde 7 gün karartılıyor. Gazeteci Barış Pehlivan, denetimli serbestlikten yararlanabilecekken 8 ay daha içeri atılma tehdidi altında. Memleketin her yanında her gün silahlar patlıyor. Sinan Ateş cinayetinin soruşturması bir türlü ilerlemiyor. Hakimlerin, savcıların yerleri değiştiriliyor. Limanlarımız uyuşturucu rotalarının uğrak noktası haline gelmiş. Türkiye “dünyanın en tehlikeli 20 ülkesinden biri” sayılıyor. Dünya klasmanında yerimiz Kolombiya ile Pakistan arasında bir yerde. Hükümet bunlar duyulmasın diye, harıl harıl gazetecileri tutuklattırıyor. Milletin artık sadece sofrasındaki ekmek değil, canı da tehlikede.
SINIRLAR KEVGİRE DÖNMÜŞ, GELEN TERÖRİST Mİ BELLİ DEĞİL
Sınırlarımız kevgire dönmüş, her yer kaçak sığınmacı dolmuş. Elini kolunu sallayarak sınırlarımızdan geçenler, sığınmacı mıdır, terörist midir belli değil. Avrupa ülkeleri Erdoğan’la anlaşmışlar. “Verelim sana birkaç avro, bu sığınmacılar bize gelmesin” diye oturmuşlar imzaları da atmışlar. İstanbul Valisi de, “Türkler sığınmacılardan daha çok suç işliyor” diye, açıklamalar yapıyor.
KADIN MİLLETVEKİLLERİNDEN OLUŞAN BİR HEYET DEPREM BÖLGESİNE GİDECEK
Depremin üstünden 6 koca ay geçmiş. Hala barınma sorunu, hala tuvalet sorunu, hala temiz suya ulaşım sorunu konuşuyoruz. Depremzedeleri okul yurtlarından icra yoluyla atmaya kalktıkları söyleniyor. Tüm bu konuları incelemek üzere kadın milletvekillerimizden oluşan heyet deprem bölgesine gidiyor. Heyetimiz Hatay’dan başlamak üzere son durumu yerinde inceleyecek.
ORTADA GÖZÜKMÜYORLAR, ZAMLAR UNUTULSUN DİYE BEKLİYORLAR
Bu Hükümet, kendi seçmenleri dahil tüm milletle bağını koparmış bir vaziyette. Bu aralar hiçbiri ortalıkta maşallah gözükmüyor. Herhalde bu zamlar unutulsun diye bekliyorlar.
BİZ SAHDA MİLLETİMİZİN YANINDAYIZ
Biz sahadayız. Geçinemeyen emeklinin yanıbaşındayız, siftah edemeyen esnafın dükkanındayız. Tercan’da vatandaşlarlayız, Hayrabolu’da kuraklık mağduru çiftçiyleyiz. İstanbul’un ilçelerinde en koyu istibdada karşı mücadele ediyoruz, Akbelen’de ormanların müdafaasında, yandaşlara peşkeş çekilen ballı projelerin karşısında biz varız, bizim gençlerimiz var, kadınlarımız var. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz. Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetin partisiyiz. Kongrelerimizle örgütlerimizi ülke çapında hızla yenilerken, yerel seçimlere de büyük bir hızla hazırlanıyoruz.
SEÇİMLERİ KAZANAMADIĞIMIZ İÇİN EN ÇOK BİZ ÜZÜLDÜK AMA AYAĞA KALKMALIYIZ
Ve bir kere daha bizlere oy veren milyonlara sesleniyoruz. Mayıs seçimlerini kazanamadık. Bunun için en çok biz üzgünüz. Ama artık vakit yılgınlık vakti değil, ayağa kalkacağız, eksikliklerimizi gidereceğiz, hatalarımızı telafi edeceğiz, yenileneceğiz ve yerel seçimlerde 25 milyonu 30 milyona, 35 milyona çıkaracağız. Bugün olduğu gibi belediyelerimizle milletimizin hep yanında olacağız. Biz pandemide de, depremde de bu işi çok iyi bildiğimizi gösterdik. Yerelde de bu iktidarın sebep olduğu yoksullukla mücadele etmek için projelerimizi geliştiriyoruz. Seçimden sonra da belediyelerimiz çok başarılı hizmetlere imza atacak.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi sorularınız varsa alabilirim.
Soru- Ekrem İmamoğlu cephesinde bir yandan emanetçi başkan formülleri konuşulurken bir yandan da Özgür Özel koltuğa talip olduğunu açıkladı. Genel Merkez değişim hareketindeki son durumu nasıl değerlendiriyor?
Faik ÖZTRAK- Bugün MYK’mızda Türkiye’nin gündemindeki meseleleri, hayat pahalılığını, işsizliği, deprem bölgesinde yaşanan sorunları, baskıcı, hukuk dışı uygulamalara karşı yapılacakları konuştuk. Ama bunlarla ilgili hiçbir soru yok. Bahsettiğiniz konu ise partinin iç işleriyle ilgilidir. Partinin iç işleriyle ilgili konuları biz kamuoyu önünde konuşmayı doğru bulmuyoruz.
Soru- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki günlerde parti tabanını heyecanlandıracak bir açıklama yapacağı konuşuluyor. Bu açıklamanın parti tüzüğünde yapılacak köklü bir değişimi işaret ettiği yönünde de değerlendirmeler var. Sayın Genel Başkanın bu konuda bir açıklaması olacak mı? Tüzük değişikliğine yönelik çalışmalar şuanda hangi aşamada?
Faik ÖZTRAK- Sayın Genel Başkanımız uygun gördüğü zamanda uygun gördüğü konularla ilgili gerekli açıklamaları tabi ki yapacaktır. Ben şu kadarını ifade edeyim. Tüzük çalışmalarımız büyük bir hızla ve her üyelerimizin katılımına açık olarak sürüyor. Parti üyelerimiz tüzükle ilgili katkılarını internette açtığımız platformda bize bildiriyorlar. Şuana kadar partimize intikal eden tüzük değişikliği önerilerinin sayısı 10 bini aşmış durumda. Görüş bildirme süresi 10 Eylül’e kadar sürecek. Genel Başkan Yardımcımız Zeynel Emre Başkanlığında bir heyette bu önerilerin hepsi tek tek değerlendiriliyor. Dünyada sosyal demokrat partilerdeki uygulamalarla ilgili incelemelerini sürdürüyorlar. Gerçekten örnek olacak bir tüzüğü hazırlama gayreti içindeler.
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.