Karaca, BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen ve Akınal Sentetik Tekstil’de çalıştığı belirtilen iki işçi ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında Evrensel'in haberini gösteren Karaca, “Gaziantep’te tekstil fabrikaları ihracat ve büyüme rekorları kırarken bu 'başarının' ardında işçilerinin ellerinin kollarının olduğu bu vahşi düzen var” dedi. İSİG Meclisinin raporunu hatırlatan Karaca, son 10 yılda Antep'te 427 işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiğini söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin temmuz ayı rakamlarını 1 milyar 47 milyon 446 bin dolar olarak açıkladığını ve bunun en yükek aylık ihracat değeri olduğunu anımsatan Karaca, "Bu temmuz ayı aynı zamanda düşük ücretlere karşı işçilerin de hak mücadelesi verdiği, öfkelerinin yükseldiği, patronların ise buna karşılık 'durumların zor olduğunu' söylediği ve ‘Sabredin’ dediği bir aydı. Bu rekor ihracat rakamlarının arkasındaki işçileri hayatlarından, ellerinden, kollarından, sağlıklarından eden emek sömürüsünü paylaşacağız” diye konuştu.
ZORKUŞÇU: HESAPLAYAMAYACAĞIM KADAR İŞ KAZASINA ŞAHİT OLDUM
Akınal Sentetik Tekstil’de, işçilerin aktarımına göre her gün yaşanan iş kazalarında son 8 yılda en az 9 işçinin uzuvlarını kaybettiği, 1 işçi yaşamını yitirildiği iddia edildi. Ellerini kaybeden işçilerden biri olan Ali Zorkuşçu, basın toplantısında “Akınal’da çalışırken hesaplayamayacağım kadar iş kazasına şahit oldum, bir o kadarını da duydum. Gördüğümüz sorunları defalarca yetkililere söylememize rağmen hiçbir önlem alınmadı” dedi.
Kalifiye eleman olarak çalıştığını, yeni açılan bölümde güvenlik önlemi alınmadığı için 8 Ocak’ta kaza geçirdiğini ifade eden Zorkuşçu “İş kazası geçirdikten sonra beni suçlayıp ‘Sen kalifiye elemansın, böyle bir şeyi nasıl yaparsın’ dediler. İş güvenliği uzmanları sadece evrak üzerinden iş yapıyor, önlem almıyor. Buradan iş güvenliği uzmanlarına sesleniyorum; defalarca söylememe rağmen alınmayan önlemlerin bir an önce alınmasını istiyorum. Benden sonra gelecek arkadaşlarımın bu duruma düşmelerini istemiyorum. Ama benden sonra da iş kazası olduğunu içerideki arkadaşlardan öğreniyorum” dedi.
Geçirdiği kaza sonrası 9 operasyon geçirdiğini belirten Ali Zorkuşçu, “Tedavim halen sürüyor, iş yerinden biri arayıp durumumu sormadı. Her hastaneye gittiğimde fabrikadan izin istemek zorunda bırakıldım. En iyi şekilde tedavi edileceğimi söylemişlerdi ancak ilk ameliyattan sonra kimseyi görmedim” şeklinde konuştu.
"PATRONLARIN HASTANELERLE İLİŞKİSİNE BİZZAT ŞAHİT OLDUM"
Antep'teki patronların hastanelerle ilişkisine bizzat şahit olduğunu kendisinin belirten işçi Ali Zorkuşçu, şunları anlattı: “Altıncı ameliyat için Deva Hastanesi’ne gittiğimde işlemlerimin ‘günübirlik’ olduğunu söyleyerek acile yönlendirdiler. Ameliyatı olduktan sonra narkozun etkisi geçmeden ve gözetim altında tutmadan 1,5 saat içinde beni eve gönderdiler. 2,5 hafta sonra kontrolde yeniden günübirlik ameliyat olmamı söylediler ve ben günübirlik işlem istemediğimi söyledim. Patronlarımızın bir paket anlaşması olduğunu, eğer yatış yaparsam o paketin dışında kalacağını ve patronların ek ücret ödemesi gerektiğini söyleyerek fabrikaya yönlendirdiler. Onaylanmadı ve yine günübirlik ameliyat oldum. Çok ağır bir ameliyattı ve çok kanamam oldu ama yine taburcu ettiler. Evde kanamam devam etti ve şiddetlendi. İşletme mühendisini arayarak hastaneye gitmek istediğimi söyledim, hastaneye gittim ve 'Paketin dışına çıkar' dedikleri için müdahale etmediler.”
"SGK NEDEN DENETİM YAPMIYOR?"
Akınal’da 1100 çalışan olduğunu ve en az çoğunun iş kazası geçirdiğini belirten Özkuşçu, “SGK müfettişlerine sesleniyorum: Bu kadar iş kazası olan yerde neden denetim yapmıyorsunuz” diye sordu.
Mağduriyetinin giderilmesi için şirkete başvurduğunu ifade eden Özkuşçu “Elinin parası ne kadar” cevabını aldığını bunun kendisini rencide ettiğini belirtti.
TOMURCUK: FORMEN DE MAKİNENİN ARIZALI OLDUĞUNU BİLİYORDU
Toplantıya katılan diğer işçi Mustafa Tomurcuk, 3,5 yıl önce iş kazası geçirdiğini ve parmaklarını kaybettiğini söyledi. Kendisinden önce de Mehmet Taşdemir isimli bir başka işçinin aynı şekilde parmaklarını kaybettiğini ancak bir önlem alınmadığını ifade eden Tomurcuk, “Formen de o makinenin arızalı olduğunu biliyordu, biz de defalarca söyledik ama mahkemede bir başka işçiye duruşmada ‘Mustafa elini bilerek soktu’ dedirttiler. 3,5 yıldır davam devam ediyor, 9 duruşma oldu, halen orada da ilerleme yok” dedi.
"TEK ELLE HAMALLIK YAPARAK GEÇİNİYORUM"
İşletmeden destek görmediklerini ifade eden Tomurcuk, “Biyonik el için şirketten destek istedim, hiçbir cevap vermediler. En sonunda haklarımı alarak istifa etmek istedim, ‘Çalışamaz raporu getir, öyle çıkışını verelim’ dediler. Şimdi tek elle hamallık yaparak geçiniyorum.” dedi.
KARACA: BÜYÜMEDEN İŞÇİLERİN PAYINA DÜŞEN KÖLECE ÇALIŞMA KOŞULLARI VE PARÇALANAN ELLER!
İşçilerin ardından söz alan Sevda Karaca, “Bunlar Antep’te kırılan ihracat rekorlarının arkasında yatanlar. Bu büyümenin asıl sahipleri işçiler ama onların payına düşen kölece çalışma koşulları, sefalet ücretleri ve parçalanan eller. Bunlara karşı ses çıkaran ve örgütlenmek isteyen işçilere karşı patronlar Anayasal suçlar işliyor ve devletin tüm kurumlarını da arkalarında hizaya çekiyorlar" dedi.
Çalışma Bakanlığının suça ortak olduğunu söyleyen Karaca, "İşçilere bu koşulları dayatanlara bir kez bile denetime gitmemiş Çalışma Bakanlığı da bu işlenen suçların ortağıdır. Sorumluların yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyoruz. Uzun yargı süreçleri işçileri hak mücadelesi vermekten uzaklaştırıyor ve bu uzun yargı sürecinin kendisi bir hak gaspına sebep oluyor. Adalet Bakanlığına bu konuda sorumluluk düşüyor” dedi.
"ÖZEL HASTANE PATRONLARI İLE BAŞPINAR PATRONLARI İŞBİRLİĞİ İÇİNDE"
Başpınar patronlarının, işçilerin iş kazası raporu almaması için özel hastanelerle bir düzen kurduklarını ifade eden Karaca, “Özel hastane patronları ile Başpınar patronları arasında bu cinayet düzeneğine ilişkin bir iş birliği olduğunun farkındayız. Sağlık Bakanlığı bu suça ortak olmak istemiyorsa hemen bir denetim yapması gerekiyor” çağrısında bulundu.
Bunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, Bakan Vedat Işıkhan’a da soru önergesi verdiğini belirten Karaca, “İşçilerin 'Mezbaha' dedikleri Akınal hakkında bir denetim ve soruşturma istiyoruz” diye konuştu.
İŞÇİLERE ÇAĞRI: YALNIZ DEĞİLSİNİZ, KAPIMIZ AÇIK, GELİN BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM
İş cinayeti ve kazası mağdurlarına seslenen Karaca, “Çarklar arasında öğütülen işçiler kendilerini yalnız hissediyorlar. Haklarını ararken yalnız olduklarını düşünüp vazgeçiyorlar. Yalnız değilsiniz. İşçilere Emek Partisinin kapısı açık. Gelin, bu iş cinayeti düzenini hep birlikte değiştirelim” dedi.
TÜRKMEN: "ELİNİN FİYATI NE KADAR" DİYEN YÖNETİCİ İŞÇİYE BAKIŞI GÖSTERİYOR
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen de başta Akınal olmak üzere Antep’te benzer koşullarda çalışarak her gün iş kazasıyla yüz yüze kalan işçilerin sorunlarını çözmek için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Türkmen, Mustafa Tomurcuk’a “Elinin fiyatı ne kadar” diyen fabrika yöneticisinin, kentte patronların işçi hayatlarına hangi gözle baktıklarını gösterdiğini söyledi.
Türkmen, aynı fabrikada Halil Tapar isimli 21 yaşında genç işçinin de silindire sıkışarak hayatını kaybettiğini hatırlattı. “Halil 4-5 aylık ve eğitimsiz bir işçiydi. Kazanın olduğu gün işçiler yemek yemediler, işveren temsilcisi 'Büyütecek bir şey yok, abartmayın, gidin işinize bakın' dedi. Biz bu cümleleri Kovid-19 döneminde işçilerin ölmesine karşın üretimin devam ettiği fabrikaların patronlarından da duyduk” dedi.
"İKTİDAR BU SUÇLARIN İŞLENMESİNE CESARET VERİYOR"
Antep’teki iş kazası ve cinayeti rakamlarına dikkat çeken Türkmen, patronlar ve iktidar tarafından kentin "Anadolu’nun parlayan yıldızı” olarak lanse edilmeye çalışıldığını belirtti.
Antep’in geçen sene yaptığı ihracatın 68 ülkenin milli gelirinden daha fazla olduğuna dikkat çeken Türkmen, şunları kaydetti:
"Bu kadar üreten ve ticaret yapan kentten işçilerin payına düşen kaybettikleri elleri ve hayatları. Her türlü yasayı ve hukuku, patronların çıkarlarına göre eğip bükerek uygulayan bu iktidar, bu suçların işlenmesine de cesaret veriyor. Antep’te bu kadar iş cinayeti ve kazası yaşanmasına rağmen şu ana kadar yargılanmış ve ceza almış tek bir patron yok. Sendikalı işçiyi içeriye almayarak suç işleyen Erkaplan patronu için tek bir işlem yapılmadı ama az önce ben ve 20 Erkaplan işçisi karakola çağrıldık. Bütün devlet yetkilileri patronların suç işleme özgürlüğüne katkı sunarak suç ortağı oluyorlar. Bu kurumlar meşruiyetini yitirmiştir. Geriye tek seçenek kalıyor. İşçilerin hayatlarını öğüten bu sömürü çarkına karşı işçilerin birleşmesi ve örgütlenmesi. Biz sendika olarak bu kölelik koşullarında çalıştırılmak zorunda kalan bütün işçilere örgütlenmek ve hesap sormak için mücadele çağrısı yapıyoruz.”
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.