Her gün bir skandalın ve olumsuzluğun patlak verdiği GAÜN’de, kamuoyunun tepkisi karşısında zor durumda kalan Rektör Arif Özaydın, bir basın toplantısı düzenledi. Üniversitede düzenlenen basın toplantısına, basının büyük bölümü ilgi göstermedi. Toplantı için üniversitenin belediye önünde araç kaldırılmasına rağmen, toplantıya katılan basın mensubu sayısı, iki elin parmağı kadardı.
ESKİ REKTÖR GÜR’Ü SUÇLADI
Toplantıda yaptığı kapıları ve çalışmaları anlatan rektör Özaydın’a, eski rektör Ali Gür’ün üniversite ve hastane ile ilgili gündeme getirdiği iddialar soruldu. Ancak, Özaydın ortaya atılan iddialara cevap vermedi ve sessiz kalmayı tercih etti. Eski Rektör Gür’ü, hakaret etmekle suçladı.
GÜR CEVAP VERDİ
Özaydın’ın açıklamasının ardından, eski rektör Ali Gür, konuştu. Sosyal medya hesabından açıklamalar yapan Gür, şunları söyledi:
‘’50 yıllık köklü bir üniversitenin geldiği son durum. Yönetim tarafından basın toplantısı düzenleniyor ve katılan birkaç kişiyi geçmiyor.
* 3 yıldır klasikleşen 5 hastane yaptım cümleleri yine tekrarlanmış. Ancak 2 yıl önce açılışı yapılan Böbrek Nakli Merkezi’nin neden faaliyete geçirilmediğine, 1 yıl önce faaliyete geçirildiği söylenen Radyoterapi Merkezi’nin nerede olduğuna ve neden hiç hizmet vermediğine, Çocuk Hastanesi’nin neden %25-30 kapasite ile çalıştırılıp ciddi bir döner sermaye ve kamu zararı oluşturulduğuna dair cevap verilmemiş.
* Üniversite kavramından tamamen uzak bir şekilde yine kayıt dışı yaptırdığını söylediği kapılardan ve tadilatlardan bahsetmiş.
* Kaosa dönüşen üniversite ve hastane trafiği, sanki başka bir üniversitenin sorunuymuş gibi üniversiteyi güzelleştirdiği güzellemesi yapmış.
* Son zamanlarda üniversite yönetimi hakkındaki net iddialar sorulduğunda da cevap vermekten kaç(ın)mış. Sorular gelmeye başlayınca da soranlara siz buraya beni eleştirmeye mi geldiniz diye tepki göstermiş.
* Gündemdeki iddialarım sorulduğunda, açık ve net cevap vermek yerine, hakaret ettiğimi söylemiş. * Yazdıklarım açık ve net ortadayken, cevap verip iddiaları çürütmek yerine, ‘yalan ve iftiradır bana hakaret ediyor’ diyerek sıyrılmaya çalışmak, tüm iddialarımın doğru olduğunu ve yaptıklarını savunamadıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Eğer iddialarımı hakaret olarak değerlendirmişse ve gerçek dışı beyanlar olduğunu iddia ediyor ve kendisine güveniyorsa, neden yargı yoluna gitmemiş? Zira ben iddialarımın arkasındayım. 2 ay önceki iddialarda da yargıya gideceğini söylemişti. Ancak herhangi bir hareket yok. Yoksa yaptıkları usulsüzlük ve işlediği suçların yargı kayıtlarına geçmesinden mi korkuyor? Diğer taraftan benim arkamda falancalar var söylemlerinin artık kendisini kurtaramayacağından ve ilişkilerin deşifre olmasından mı endişeli?
* Hiç kimse ile sürtüşmem diyen birinin üniversitede çoğu insanla kavgalı/tartışmalı olması, kurullarda soru sordurmayan ve kazara soru soranları da tehdit eden bir yöneticinin eleştiriye karşı olmadığını söylemesi tam bir komedidir.
* Kimseyle sorunu olmadığını söylemesi üzerine basın mensuplarından birinin öyleyse senato salonunda önceki tüm rektörlerin fotoğrafı asılıyken, neden bir önceki rektör Prof. Dr. Ali Gür’ün fotoğrafı asılı değil? sorusuna sinirlenerek bana böyle şeyler sormayın cevabı tam bir samimiyet ve dürüstlük testi olmuştur.
* Rektör, sağlıktan sorumlu rektör yardımcısı ve dekan/başhekimde yaptıkları şeyler sorulunca, inkar ederek “benim haberim yok” deme geleneği oluşmuş herhalde. 4-d kadrolu personelle ilgili sorunlar gündeme getirilince başhekim, personele “benim bu işten hiçbir haberim yok, ben burada yoktum” demesi çok tuhaf. Daha önce bu konuda yaptığı toplantıyı ve kendi imzasıyla personellere yeni çalışma düzeni ile ilgili gönderdiği yazıyı ve kendi imzasını unutmuş olmalı. Lütfen bir kere de yaptığınızın arkasında durup sorumluluk alın. Hep başkaları üzerinden manevra yapmaya çalışmayın.
* TBMM gündemine de gelen hastanedeki 4-d kadrolu çalışanların ek mesailerinin ödenmemesi ve kamu zararına yol açacak şekilde sekreterlerin hafta sonu zorla hastaneye getirtilmesi sorununa hiç değinilmemesi, sorulduğunda da geçin bunları denilmesi az sayıda olan basın mensuplarına da bir öngörü olmuştur herhalde. Zira akademik kurulda konuşmasını yaptıktan sonra soruları alacağını ve eleştiriye açık olduğunu söylemesine rağmen, konuşmasının bitiminde soru sorulmasına izin vermemesinin nedenini basın mensupları cevapsız kalan sorularıyla anlamışlardır.
* Eğer gündemdeki iddialara ve sorulara cevap vermekten korkuyordu ise neden alelacele basın toplantısı yaptığını keşke sorsaydılar.
* Gündemdeki iddialara cevap vermek yerine, gerilerek konuyu kapatmaya çalışması tam bir suçluluk psikolojisi göstergesi ve iddialarımızın tamamen doğruluğunun da kanıtıdır. Zira iddialara karşı sükût ikrardandır.
Tekrar söylüyorum dürüstlük herkese nasip olmayan önemli bir erdem ve karakter özelliğidir.
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.