Asgari ücretin 17 bin TL olarak açıklanmasının ardından, Gaziantep’te yemeden içmeye, tatlıdan baklavaya kadar çoğu şeye zam yağmaya başladı.
Nohut dürümünün 50 TL olduğu, tatlıya yüzde 40 zam yapıldığı, pide ekmeğin 7.5, somunun 8 TL’ye çıkacağı, beyranın 160, kuşbaşı dürümün 180, katmerin 350 TL olduğu haberlerini hem okuduk, hem öğrendik.
Son olarak ise zam yağmuruna baklavada dâhil edildi, ünlü baklavacılarda normal baklavanın fiyatı 680 TL’den 800 TL’ye çıktı.
Bununla da kalmadı, özel karışık 980, bülbülyuvası 980, midye baklava 980, yaprak şöbiyet 1.050, dolama ise 1.050 TL oldu.
Bu fiyatlarla birlikte Gaziantep halkı için başta nohut dürümü olmak üzere, beyran, tatlı, baklava, katmer, kebap, tost adeta hayal oldu.
Çünkü, hayat pahalılığının zirve yaptığı bir dönemde, bırakın yukarıda saydığım tatlı ve yiyecekleri, halkın büyük bölümü ekmeği bile zor bulur halde.
Şimdi gelelim asıl meseleye…
Bu kentte 50 TL’ye nohut dürümü, 800 TL’ye baklava, 350 TL’ye katmer, 180 TL’ye kuşbaşı dürümü, 160 TL’ye beyran satan işletmeler devlete ne kadar vergi veriyor, bu işletmelerin sahiplerinin mal varlığı ve serveti nedir?
Bu işletmeler, kazancının vergisini gerçek manada ödüyor mu?
İşte bu sorunun cevabı önemli.
Gelen bilgilere göre, bunların içinde büyük servetleri, gayrimenkulü, kilolarca arazi tapusu, holding düzeyinde mal varlıkları olan işletme sahiplerinden bahsediliyor.
Ama ilgili kurum ve kuruluşlar bu kişileri çağırıp, ’Gel bakalım, sen bu serveti, mal varlığını nereden ve nasıl elde ettin?’ diye sorması gerekiyor.
Ama tahminime göre bu hesabı soran yok.
Devlet para arıyorsa, bütçe arıyorsa, yatırım yapmaya kaynak arıyorsa, bu işletmeleri ve sahiplerini bir süzgeçten geçirmeli, edindikleri servetlerin hesabını sormalıdır.
İşte o zaman, bu kentte ve ülkede bir şeyler değişir.
Yoksa kaynak arar dururlar.
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.