6 Şubat depremlerinde, Gaziantep’in en büyük zararı gören ilçesi Nurdağı. Yıkıcı depremlerin ardından, ilçede oturacak sağlam ev, bina neredeyse hiç kalmamıştı. İşte bu nedenle, dağ yamaçlarına ve farklı bölgelere, yeni konutlar yapıldı. Konutlar yapıldı, güzel. Ancak, ilçede ve yeni yapılan konutlarda, ciddi sıkıntıların olduğu belirtiliyor.
GAZETE OLARAK, İLÇEDEKİ DURUMLARI GÖZLEMLEDİK
Gazete olarak, geçtiğimiz günlerde hem İslahiye’ye, hem Nurdağı’na gittik. Depremlerin ağır vurduğu iki ilçedeki durumları gözlemledik, vatandaşlar ile konuştuk. Gazetemize açıklamalarda bulunan Ramazan Tuncer, son durumlar ve sıkıntılarla ilgili şunları söyledi: ‘‘Özellikle, ilçemizdeki rezerv alanlarındaki sıkıntı çok büyük. Konu ile ilgili ilçemizde 2-3 defa bakanlık ve daire müdürleri düzeyinde toplantı yapıldı. Hak sahibi olanlar, rezerv alanlarda yeri olanlar, çağrıldı. Rezerv alanlar, ilçenin ve mahallenin en merkezi, en kıymetli yeri. Burada önceden dükkânlar, işletmeler, restoranlar vardı. Hareketli yerler idi. Burayı yıktılar. Vatandaşı ise, ‘Size yeriniz kadar yer verilecek’ diye ikna ettiler. ‘Eviniz kadar ev verilecek’ dediler. ‘5 anahtarınız varsa, 5 anahtar verilecek’ dediler. Vatandaşlar, bu sözlere inanarak, tepkilerini geri çekti. Ödeme koşulları öğrenilmeye çalışıldı. ‘Kolaylık sağlanacak’ denildi. Tabi, orada tepkiler yükselince, ‘rezerv alanda yüzde 50 ödeyeceksiniz’ dediler. Örneğin, bir bina 3 milyona mal oluyorsa, ‘1.5 milyon ödeyeceksiniz’ denildi. Vatandaşın, bunun dışında kalan arsaları varsa, onun da parası deprem öncesi fiyat neyse, ona göre belirlenecek ve ‘para ödenecek’ dediler. Deprem öncesi, o bölgeler, çok pahalıydı. Bununla ilgili ‘irtibat ofisleri kurulacak, görüşmeler yapılacak’ denildi. Ancak, ofisler, kurulmadı. Ofis yerleri yapıldı, ancak, ofislerde muhatap bulan yok. Bugüne kadar gidip, görüşme yapan olmadı. Toplantıda, bakana gösterilen animasyondaki mimari ile gerçekteki mimari çok farklı. Mevcutta olan, gösterilenin yanından bile geçmiyor. Evler, dükkânlar iç içe yapılmış. Nefes alacak, hava alacak hiçbir yer yok. Dükkânlar, evler, iç içe. Zaten dükkânlar, 18 metre yapılmış. 18 metreye bir masa, 4 sandalye koysan, yer kalmaz. Orada ne yapılabilir ki? Adamın 100-150 metrekare restoranı, marketi vardı. Hepsi, uçtu gitti, hikaye oldu. Verilen vaatler, yerine gelmedi. Rezerv alanın birinci etabı söylediğimiz şekilde oldu. Şimdi, ikinci ve üçüncü etaplar yapılacak. Oralarda da aynı şekilde yapılırsa, kimse oturmaz. Biz istiyoruz ki, insanların hava alacağı, oturacağı, piknik yapacağı, çocukların oyun oynayacağı, kafelerin, mescitlerin olduğu yaşam alanları olsun. Bunu birinci etapta yapmadılar. Diğer etaplarda yapılmasını istiyoruz. Dükkânların 18 metre değil de, en az 50 metre olmasını istiyoruz.
HAZIR OLMAYAN EVLERE, İNSANLAR NASIL GEÇSİN?
‘‘Yeni yapılan TOKİ’lerde, vatandaşa 15 gün süre tanıyorlar. ‘Anahtarı teslim alanlar, hemen geçecek’ diyorlar. TOKİ’lerde doğalgaz yanmıyor, doğru dürüst asansörler, çalışmıyor. Elektriklerde, düğmelerde, kapılarda, lağımlarda, pis su giderlerinde sorunlar var. Vatandaş usta arıyor, bulamıyor. Vatandaş, TOKİ’nin asli işlerini yapmasını geçti. Cebindeki para ile yeni geçtiği konutunda tadilat yaptıracak, ama usta bulamıyor. Örneğin usta, ‘Şimdi işim var. 15 gün sonra gelir, yaparım’ diyor. Ancak, vatandaşa da ‘15 günde konteynerden çık’ diyorlar. Vatandaş konteynerden çıkmış olsa hasta olacak. Bebeği, çocuğu, hastası, yaşlısı olanlar var.’’
‘YENİ KONUTLARIN YAPILDIĞI YERLER, SANAYİ ALANI GÖZÜKÜYORMUŞ’
‘‘Yeni konutların yapıldığı yerlerde, imar açısından bir sıkıntı varmış. Kat ittifakı oluşmamış. Daha o alanlar, sanayi gözüküyor. Bu nedenle vatandaş, ‘Ev hazır olana kadar, konteynerde oturayım, hazır olduğunda daireme geçeyim’ diyor. Vatandaşa ‘doğalgaz yerine, şimdilik elektrik ile ısıtıcı ile ısın’ diyorlar. Aboneliği ise sanayi olarak verdikleri için, 100 TL’lik fatura, 300 TL olarak gelecek. 1000 TL yerine, 3000 bin TL gelecek. Elektrik faturası 7 bin, 12 bin TL gelenler var. Böyle bir sıkıntı devam ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.’’
‘‘BİNALARA, DIŞARIDAN YÖNETİCİ ATIYORLAR’’
‘‘Hak sahipleri evlerine geçerken, 5700+680 TL aidat parası ödüyor. Apartmanın çevre düzenlemesi, 5700 TL’den karşılanıyor. Ayrıca, her ay 680 TL aidat var. Bu önden alınan parayı ödemediğiniz takdirde, her ay yüzde 5 faiz koyuyorlar. Bir gün gecikmeden dolayı, 250 TL fazladan para ödeyenler var. Bizler, yıllarca binada oturduk. Yönetici, bina sakinlerinden seçilir. Ama yeni konutlarda, başkası atıyor. Bu adamların da aylığının 40-60 bin TL arasında olduğu söyleniyor. Benim yöneticimi, ben belirlerim kardeşim. Kimse atayamaz. Bu yöneticileri, büyükşehir belediyesinin atadığı söyleniyor. Bunlar, atamayla gelmiş. Bina sakinleri, ‘Biz yönetici istemiyoruz’ diyor. Ama, nafile.’’
YENİ YAPILAN BOYALAR, MUTFAK DOLAPLARI DÖKÜLÜYOR
‘‘ Bugün bana ev çıkmış olsa, önden 7 bin TL alıyorlar. Yeni evlere bir boya yapmışlar, omzun değdiğinde, omuzun boya oluyor. İlk etapta, evin boyasını değiştireceksin. Mutfağa bir dolap yapmışlar, dokunsan, eşyalarını dizsen, devrilecek şekilde. Su giderlerinde sıkıntı var. Yani bugün ben yeni evime geçecek olsam, tahmini en az 50 bin TL’lik, tadilat yaptırmam gerekiyor. Ayrıca, vatandaşın ev eşyası yok. Çünkü, depremde yıkılan ya da hasarlı olan evlerden eşyalarımızı alamadık. Ben bir hesap yaptım. Bugün bana ev çıksa, A’dan Z’ye tüm eşyaları alamaya ve tadilatı yaptırmaya 300 bin TL gidiyor.’’
Haberle ilgili henüz yorum yapılmamıştır.